Enerji Bakanı Hilmi Güler, dönem dönem beş yıldır elektrikte fiyatın artmamasının nedeni olarak 'yerli kaynaklara' yönelmeyi gösteriyor. Bakan Bey bunu her söylediğinde, biz de 'rakamları yanlış mı okuyoruz' yanılgısına kapılıyoruz. Çünkü öncelikle bakanın açıklamalarıyla kendisine bağlı Türkiye Elektrik İletim AŞ'nin rakamları tutmuyor. Türkiye'de elektrik üretiminin birincil kaynaklara göre dağılım tablosu elektrik üretiminin dışa bağımlılığını da ortaya koyuyor.
7.5 puan arttı Üstelik AKP Hükümeti başa geldiğinden bu yana dışa bağımlılığın payı da artmış görünüyor. Buna göre,
2002 yılında doğalgazın elektrik üretimindeki payı yüzde 40.6 iken, 2006 sonunda bu rakam 45.8'lere ulaştı. Yılın başından beri de elektrikteki talep artışını karşılamak için doğalgaz santralleri cayır cayır çalıştığı için 2007 ekim sonu itibarıyla doğalgazın elektrik üretimindeki payı yüzde 48.1'i buldu. Aynı dönemde ithal kömürün payı ise yüzde 6'ya çıktı. Türkiye sınırları içinde üretilen elektriğin yüzde 54.1'lik kısmı borulardan gelen gazla, gemilerle limanlara yanaşan kömürle üretilmeye başlandı.
Kuşkusuz bu durum 1990'lı yıllarda enerjide atılan yanlış adımları bir sonucu. 'Türkiye karanlıkta kalacak' korkusu salınarak devreye alınan doğalgazla çalışan yapişletdevret (YİD)ve yapişlet (Yİ) santrallerine verilen fiyat ve alım garantileri sistemin üzerinde kara bulut gibi duruyor. Bu santrallerin sisteme yüklediği ağır faturayı azaltmak için Bakan Güler'in belirli dönemlerde yerli kaynaklara ağırlık vermeye çalıştığı bir gerçek.
Ama elektrikte tahminlerin üzerinde ortaya çıkan talep, son dört yıldır bir türlü yapılmayan yatırımlar Güler'in elinden bu silahı çoktan almış durumda. Halen Türkiye'deki elektriğin yüzde 7.5'ini üreten YİD santralleri kilovatsaati 10 centten devlete elektrik satıp keyif sürmeye devam ediyorlar. Benzer durum yapişlet santralleri için de geçerli. Hükümet de 'olmayan enerji en pahalı enerjidir' deyip doğalgazla elektrik üreten santrallerinin yüksek maliyetlerine boyun eğiyor.
Peki bu durum geçici mi? Ne yazık ki orta vadede bağımlılık sürecek gibi görünüyor. Bazılarınız, 'Arka arkaya özel sektöre devredilen hidroelektrik santraller var. Rüzgar santrali yapmak için herkes yarış halinde' diyebilir. Evet, doğru. Ama 2008 sonu itibarıyla ortaya çıkacak açığa bunların deva olmayacağı da ortada. Büyük HES'lere özel sektör yatırım süresi uzun olduğu için yanaşmıyor, nükleer santral ise önümüzdeki 10 yılın işi. Geriye seçenek olarak kısa sürede biten ithal kömürle ve doğalgazla çalışan santraller kalıyor.
Antalya da gazlanacak Zaten özel sektör de bunun farkında ve yatırım planlarını çoktan bu iki alana kaydırmış durumda. İyisi mi bu noktada somut bir örnek de verelim; 2007 yazında klima tüketiminin artması ile yaz aylarını 'kesintilerle' geçiren Antalya'nın 2008 yazında bir doğalgaz santrali olacak. Bölgenin elektrik talebine ihtiyaç vermek isteyen Aksa 780 megavat gücünü 2009 başında devreye alacak. Aksa'nın yanı sıra Yalınkaya, Borasco, Akfen, Zorlu, Enka, Gama gibi şirketlerin de doğalgaz santrali kurma yönünde çalışmaları bulunuyor. Aynı şekilde ithal kömürde de Oyak, Ege Deniz, Gama, SOCAR-Turcas gibi şirketler proje geliştiriyor. Sözün özü, arz açığının çözümü için ithal kaynakla çalışan santraller yapıldıkça, Türk halkı yerli kaynak hayali kurup, doğalgaz borularına mahkum olmaya devam edecek!
Bugünkü Tüm Yazıları
Doğalgaz ne zaman 'yerli kaynak' oldu?
Yayın tarihi: 22 Aralık 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/22//gemici.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.