kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Aralık 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Şener Şen, özel hayatıyla gündeme gelmek istemediğini söyledi: Hem istemiyorum, hem utanıyorum, hem de yaş bir hayli ilerledi. Artık benim gönül işlerimin cazip bir tarafı kalmadı.

Ne zaman param bitse reklam filmi çekiyorum

MEHMET ÇALIŞKAN - MAGAZİN
"İnsanlar benden ve içinde bulunduğum yapımdan beklenti içinde" diyen Şener Şen: Parasal karşılığı ne olursa olsun, insanlara en küçük yararı bile olmayacak yapımlarda yer almıyorum! Alıştığım yaşam tarzını devam ettirmek için de param bittikçe reklam filmi çekiyorum..
Şener Şen; Meltem Cumbul'la başrol paylaştığı 'Gönül Yarası' filminden 3 yıl sonra, Ömer Vargı'nın yönettiği 'Kabadayı' filmiyle beyazperdeye döndü. Canlandırdığı 'Ali Osman' karakteriyle gerçek hayatında benzerlik yaşadığını vurgulayan usta oyuncu, "Başkalarına zarar verecek her hareketten kendimi sakınıyorum. Bu konuda ben de eskilerde kalmış, soyu tükenmekte olan bir adamım" dedi. Topluma katkı saglayacak projelerde yer almaya özen gösterdiğine dikkat çeken usta oyuncu, "Alıştığım yaşam düzenini korumak için param bittiği zaman reklam filmi çekiyorum" şeklinde konuştu.

* 'Ali Osman' gibi adamlar kaldı mı? Siz, ortalıkta böyle adamlar görüyor musunuz hâlâ?
'Ali Osman' eskiye ait bir adam. Günümüzde değişen insanlar, değişen değer yargıları ve buna bağlı olarak değişen toplumda 'Ali Osman' gibi adamlar yok oldu; eskilerde kaldı. Günümüzü yansıtan simge ise 'Kabadayı'da Kenan İmirzalıoğlu'nun canlandırdığı 'Devran' oldu. Organize suç örgütlerinin insanlarını 'Devran' sembolize ediyor. Bir başka deyişle geçmişte kalan 'Ali Osman'ın karşıtı günümüzün 'Devran'ı oluyor.

ENAYİ DİYE BAKIYORLAR

* Günümüzde hala 'Ali Osman' gibi adamlar olsaydı; sizce nasıl bir toplum modelinin içinde yer alırdık?
İyiler kazansın diye bir temenni var. Çünkü iyilerin kazanması izleyiciye iyi geliyor. Ne var ki hayat böyle değil; hayat acımasız. Hem de çok acımasız. Hayatta ürkütücü olaylar var. İyiler istedikleri sonuca ulaşamıyor. Ali Osman gibilere günümüzde enayi gözüyle bakılıyor. Toplum ekonomik ve sosyal şartların büyük bir hızla değişmesiyle birlikte, büyük bir değişim içinde. Dünya köy haline geldi, teknoloji davranışlarımızı değiştiriyor. 'Ali Osmanlar'ın var olduğu bir dünyaya dönemeyiz. Öyle bir dünyaya sadece filmlerde rastlarız.

* 'Ali Osman' tövbe etmeden önce şiddet uygulayan, cinayet işleyen bir adam. Böyle bir adam neden kahraman olarak algılanıyor?
Ali Osmanlar tabii ki sütten çıkmış ak kaşık değil! Geçmişleri belalarla dolu. Bu tip adamların kendilerine göre bir adalet anlayışı var. Bu anlayış güçsüzün yanında olan bir anlayış. 'Ali Osman' gibi insanlara duyulan saygının nedeni de biraz budur. İnsanlar ondan korktukları için değil, haklı olanın yanında olduğu için saygı duyuyor. Bir korku duyuluyor ama herkes şunu da iyi biliyor ki; haksızlık yaparsa başına Ali Osmanları bela edecek! Kahraman olarak algılanmasının nedeni; güçsüzden yana olması. Çünkü sadece güçsüz olanların kahramanları vardır.

NESLİM TÜKENDİ


* 'Ali Osman'ın çocuğunun annesi, sevdiği adamın ikinci evliliğine zarar vermesin diye ortalıktan kaybolmayı göze alacak kadar fedakar. Günümüzde böyle bir durum yaşanabilir mi?
'Ali Osman' gibi adamların etrafında ona benzeyen insanlar var. İlişki kurduğu kadınlar da karakter olarak ona benzer. Ali Osmanlar varsa; kadınlar da onun gibi mert ve fedakar olur.

* Siz hayata nasıl bakıyorsunuz?
Benim felsefem karmaşık değil. Nasıl bir oyuncuysam hayata bakış açım, ideolojim, felsefem de öyle. Yani parasal karşılığı ne olursa olsun, insanlara en küçük bir yararı bile olmayacak yapımlarda yer almıyorum. Çünkü insanlar benden ve içinde bulunduğum yapımdan bir beklenti içinde. Biliyorlar ki; bir şekilde hayatlarına küçücük de olsa bir anlam kazandıracağım. Robert Bosch'un dediği gibi 'İnsanların güvenlerini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim'. Bu güven duygusunu yeniden hangi parayla kazanabilirim ki? Hangi para bu güven duygusunu telafi edebilir ki? Hayatı da işte bu felsefe doğrultusunda yaşıyorum. Başkalarına zarar verecek her hareketten kendimi sakınıyorum. Bu konuda ben de eskilerde kalmış, soyu tükenmekte olan bir adamım. İşte bu kadar basit!

DEĞERLERİM VAR

* Nasıl oluyor da günümüz sistemine ayak uydurmayan biri yeni neslin de kahramanı haline geliyor?
'Gözünü aç, fırsatlardan faydalan, parayı bul ve kaç. Çıkarın neredeyse orada kal!' İşte sistem buları empoze ediyor. Herkes de bunu biliyor. Hatta kişiliklerimize işlenen bu kötülüklerin yıkıcı olduğunu da kabul ediyorlar. Zor olan uygulamaktır. Ben uygulayabildiğim için seviliyor ve saygı duyuluyorum.

* Uygulayabiliyor olmanın bir sırrı vardır sanıyorum...
Benim değerlerim var. Yıllardır o değerleri korumayı başardım. Varlık nedenim sahip olduğum ve onları tehlikelere karşı sakındığım değerlerdir. Öyle hızlı yaşıyoruz, öyle çıkar ilişkileri içindeyiz ki; 'değer sahibi olmak' neredeyse imkansız hale geldi. Ben, o değerlere sahip olduğum, onları ne pahasına olursa olsun koruduğum için Şener Şen'im. Çünkü herkes o değerlere özlem duyuyor. Az olana özlem fazladır ve ben o özlemleri tatmin ediyorum.

PARAYI YADSIMIYORUM

* Oyunculuğa sizden 30-40 yıl sonra başlayan hatta rüştünü bile ispatlamamış olan meslektaşlarınızın sizden daha çok para kazanıyor olmasına isyan etmiyor musunuz?
Bu tamamen hayata bakış açımla ilgili. Ben asla parayı yadsımıyorum. Para elbette gerekli. Gördüğümden geri kalmamak, alıştığım bir yaşam tarzını sürdürebilmek için para gerekli. Ne var ki insanın arzuları da sınırsız. Otomobili olur, uçak ister. Evi olur bir tane daha ister. Ne kadar olursa olsun yine de ister. Bir türlü yeterli bulmaz. Kimseyi yargılamıyorum. Bu şekilde mutlu olanlar vardır. Onlara 'Niye böyle mutlu oluyorsun?' diyemeyiz. Benim mutluluk kaynağım para değil. Kazandığım paranın karşılığını vermek ve duyulan güveni devam ettirmek durumundayım.

* Hiç mi servet düşkünü değilsiniz? Reklam filmlerini paranız bittiği için çektiğinizi duydum..
Evet, param bittikçe reklam çekiyorum. 'Eşkıya' ile 'Gönül Yarası' arasında 8 yıllık bir dönem vardı... Allah'tan o dönemde 'İkinci Bahar'ı çektik. Sonra 'Gönül Yarası' ile 'Kabadayı' arasında 3 yıl boşluk oluştu. Bu dönemde içime sinen senaryolar olmadığı için dizi de çekmedim. Gördüğümden geri kalmamak, alıştığım yaşam tarzını devam ettirmek için de reklam filmi çektim. Servet düşkünü olmak benim asla tatmak istemediğim gereksiz bir duygu!
Haberin fotoğrafları