BİR hafta sonu Yıldırım Bekçi'yi sahnede izledim. Kempinski'nin karşı sokağındaki Küçük Çırağan Oteli'nin mütevazı roof'unda sahne alıyordu. Bir yanda eşsiz Boğaz manzarası, diğer yanda Yıldırım Bekçi'nin sesiyle hayat verdiği enfes Türk Sanat Müziği şarkıları... Gözüm de, gönlüm de şenlendi. Sonra düşündüm: Yıldırım Bekçi, TRT zincirini koparınca, kaybeden, cezalandırılan kim oldu? Tabii ki TRT'nin ta kendisi... TRT'de tıpkı Yıldırım Bekçi gibi, hatta ondan çok daha yetenekli sanatçılar var. Ama bir türlü halkla buluşamıyorlar. Çünkü ayaklarından pranga ile TRT'nin köhnemiş kurallarına bağlanmışlar. TRT sanatçıları, bırakın içkili mekanlarda şarkı söylemeyi, Cemal Reşit Rey'de, AKM'de konser vermek için bile genel müdürlükten özel izin almak zorundalar. Aksini ya panın eline hemen zarf tutuşturuluyor. Oysa sanatçı alkış ile beslenir. Türk Sanat Müziği'ni, Türk Halk Müziği'ni TRT'nin en az izlenen kanalına hapsetmek, yıllarını müziğe adamış değerli sanatçılardan alkışları esirgemek, onlara yapılan en büyük zulümdür. TRT'nin onlarca sınavından, eğitiminden geçerek yetişen bu değerler, TRT'ye hapsedildikçe, piyasada yerlerini "kötü taklitleri" alıyor. Türk Sanat Müziği kitlelere yayılacağına bir kaç yüz kişinin kendi arasında "eğlendiği" kapalı devre bir tarikat ritüeline dönüşüyor. Şu garabete bakar mısınız? Hem sanatçıları personel olarak işe alıp, sözleşme imzalayacaksınız, hem de onlara güvenemeyip, ellerini ayaklarını bağlayacaksınız. Bunları daha önce de yazdım. Bir sonuç çıkmadı. Şimdi TRT'nin başında yeni ve idealist bir genel müdür var. Türk Sanat Müziği dinleyicisi olarak yeni genel müdürden ilk isteğim, TRT sanatçılarının ayaklarındaki prangayı çözmesi, onların "halkın arasına karışmalarına" yardımcı olmasıdır.
Bugünkü Tüm Yazıları
TRT prangasını çözün artık
Yayın tarihi: 15 Aralık 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/15/gny/haber,5A0209C37FB3438D9DCC09ABF52FFE51.html
Tüm hakları saklıdır.