kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Aralık 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Hastalığa yakalandığında Japonya'ya gidemeden öleceğini düşünen Collins, bu hayalini gerçekleştirmiş.

HIV değil ayrımcılık öldürüyor

BURCU ALDİNÇ
26 yıldır HIV ile yaşayan Benjamin Collins, yarın 60 yaşına basıyor. 16 yıldır sevgilisiyle birlikte yaşayan, normal hayatını devam ettiren Collins, "HIV olduğum için değil de, 60 yaşıma bastığım için ölüm endişesi duyuyorum," diyor..
Bugün, yani 1 Aralık, Dünya AIDS Günü olarak kabul ediliyor. 2007 yılı verilerine göre tüm dünyada 33.2 milyon kişide HIV var. Fakat bu sadece kayıtlara geçen sayı. Çünkü hâlâ dışlanma korkusu, toplum baskısı yüzünden HIV testi yaptıramayan, tedavi göremeyen ve ölümle yüzleşmek zorunda kalanlar var. İlk kez 1981 yılında ortaya çıkan HIV/AIDS uzun yıllar eşcinsel hastalığı olarak algılandı. Hatta, Amerikan hükümetinin HIV'i eşcinselleri azaltmak için geliştirdiği bile söylendi. Oysa işin boyutu çok daha ciddiydi. Kadınlar, hatta bebekler de AIDS yüzünden hayatını kaybediyordu. Eşcinsel hastalığı algısı yıkıldı ancak bu kez de HIV taşıyanlara karşı ayrımcılık başladı. "Elini sıkarsan bulaşır," gibi gerçeklere dayanmayan söylentiler yüzünden HIV pozitifler hayattan soyutlanmak zorunda kaldılar, işlerini, eşlerini kaybettiler. Benjamin Collins ise tüm bunların ne kadar yanlış olduğunun en güzel ispatı. Hastalığın ortaya çıktığı yılda HIV kapan Collins, 26 yıl sonra hâlâ dimdik ayakta. Türkiye'deki AIDS/HIV hastalarını ve doktorları bilinçlendirmek için Pozitif Yaşam Derneği tarafından ülkemize davet edilen Collins ile HIV ile geçen 26 yılın etkilerini konuştuk.

- AIDS testi yaptırmaya nasıl karar verdiniz?
- 1980'li yıllarda San Francisco eşcinseller açısından bir cehennem gibiydi. Her hafta bir arkadaşımızın cenazesine gidiyorduk. HIV ve AIDS'in farkındaydık ancak 1985 yılına kadar test yoktu. Eşcinseller olarak bu konuda çok iyi bilinçlenmiştik. Test çıkınca gidip, grup halinde yaptırdık. İnanılmaz bir birlik vardı. İşyerinde herkes birbirine, "HIV testi yaptırdın mı?" diye sorardı.

- Testin pozitif çıkacağını tahmin etmiş miydiniz?
- Aslında kafamda bir şüpheyle testi yaptırmadım. Yine de HIV vücuda girdiğinde akut bir yan etki gösteriyor. Bende de bu durum 1981 yılında olmuştu. İnanılmaz bir gribe yakalandım, yataklara düştüm. İlaç aldım, doktora gittim fakat bir türlü iyileşemedim. O zaman HIV kapmış olabileceğim aklıma geldi. Zaten eşcinsel hastalığı olarak bilindiği için fazla da şansım yok diyordum. Kısacası sonuç sürpriz olmadı.

- HIV pozitif olduğunuzu öğrendiğinizde ilk tepkiniz ne oldu?
- İş yerindeydim. Hastaneden arayıp telefonla söylemişlerdi. "Tamam," dedim. "Her şey buraya kadar. Demek Japonya'ya gitmek kaderimde yokmuş." En büyük hayalimdi Japonya'yı görmek. İlk olarak aklıma bu geldi ve çok üzüldüm.

- Hemen öleceğinizi mi düşündünüz?
- Aksini düşünemezdim ki. Zaten birçok arkadaşım kısa süre içinde öldü. O dönemde toplumda da büyük korku vardı. HIV pozitifler dışlanıyordu. Heteroseksüel beyaz erkeklerin dünyası, feminist akımları, gay organizasyonlarıyla yıkılmıştı. AIDS de siyahların, eşcinsellerin hastalığı olarak görülüyordu.

- Siz de eşcinsel olduğunuz için mi bu hastalığa yakalandığınızı düşündünüz?
- Tabii o yıllarda AIDS eşcinsel hastalığı olarak tanımlanıyordu. Önce bir virüsün çıktığı ve sadece eşcinselleri öldürdüğü dedikodusu yayılmıştı. Ardından da benzer bir durumun gerçekten var olduğu anlaşıldı. Gerçekten de bir hastalık vardı, öldürücüydü ve eşcinselleri hedef seçmişti.

- Amerikan hükümetinin bu virüsü yaydığı bile konuşuldu.
- Dindar kesim, bu hastalığın Tanrı tarafından bizlere ceza olarak gönderildiğini savunuyordu. Fakat daha sonra bazı ünlü kişiler de AIDS'den ölünce tavırları değişti. Açıkçası ben bile gay olduğum için başıma geldi diye düşündüm. Bunu hükümetin geliştirdiği bir virüs olarak görmedim. Ama AIDS yoluyla eşcinsellerin ortadan kalkması, homofobiklerin ve bazı kesimlerin hoşuna gitmişti.

ARKADAŞLARIMLA VEDALAŞTIM
- Virüsü nasıl kaptığınızı biliyor musunuz?
- 1981 yılında yaşadığım tek gecelik bir ilişkiden kaptım.

- Peki o kişiyi arayıp durumu bildirdiniz mi?
- Hayır çünkü tanımıyordum. Başka bir şehirdeyken yaşadığım bir ilişkiydi.

- HIV pozitif olduğunuzu anladıktan sonra neler yaptınız?
- İlk olarak sevgilime söyledim. Test yaptırması gerekiyordu, o da tehlikedeydi. Fakat sonucu negatif çıktı. Beni terk etmedi. Fakat hemen yaşam stilimizi bu hastalığa karşı düzenledik. İlk olarak da korunmasız seksi hayatımızdan çıkardık.

- Peki tepkisi ne oldu?
- Hep benim yanımda oldu. Ama sırf bu nedenle dışlanan, işini, eşini, arkadaşlarını kaybedenler var. Ailem de çok tepki göstermedi. Belki onlar da kısa sürede öleceğimi düşündükleri için üzülmüşlerdi. Sonrasında bir seyahate çıktım ve son kez görmek istediğim arkadaşlarımı ziyaret edip vedalaştım.

- HIV ile yaşamanın en zor tarafları neler?
- Sanırım bunu güçlü ve inatçı genlerime de borçluyum. Ama tek değilim. Benimle aynı anda hastalığa yakalanan ve hayatta olan başkaları da var. Şimdi AIDS'le daha doğrusu HIV ile yaşamak mümkün. Yeter ki erken teşhis edilsin ve doğru tedavi edilsin. Bugün 40 milyona yakın kişiye HIV tanısı konmuş. Bunlar sadece bilinen rakamlar. Bir de testten korkanlar ya da ayrımcılıktan korktuğu için açıklayamayan ve tedavi göremeyenler var. Bir çocuk ailesine söylemeden, annesinden gizli nasıl tedavi görebilir ki. Alması gereken 20'ye yakın ilaç var. Hatta bazı ilaçların buzdolabında saklanması gerekiyor. Toplumun da AIDS'lilere yaptığı ayrımcılık ortada. Bu durumda açıklayamayanlar ölüme terk edilmiş oluyor. Kısacası HIV değil ama ayrımcılık öldürüyor.

- Ne gibi ayrımcılık görüyorsunuz?
- Ben artık gönüllü olarak HIV ve AIDS organizasyonlarında çalışıyorum. Hastaları ve doktorları bilinçlendirmek için seminerler veriyorum. Bizim bir acil yardım hattımız da var. Orayı arayıp, "Otobüste tutunduğum demirden AIDS kaptım galiba," diyenler var. Hatta daha da kötüsü bazı yerlerde sırf HIV pozitif olduğu için hastaya dokunmayan doktorlar bile bulunuyor.
Haberin fotoğrafları