Üç kuşak arasında sevgi-nefret ilişkileri
İLİŞKİLİ HABERLER
Üç kuşak arasında sevgi-nefret ilişkileri
Kimi zaman görünüş ne kadar aldatıcıdır!... Annesini, kullandığı arabasıyla birlikte hayatından çıkarıp o taşra kasabasına tek başına ayak basan, kasabanın tüm kurallarına ve tüm erkeklerine görülmemiş bir utanmazlıkla karşı duran o çok makyajlı, çok bilmiş, yaşına karşın çok şey yaşamış gencecik Rachel, annesi Lilly'den de, onu tüm sertliği, kuralllara bağlılığı ve umursamazlığıyla karşılayan, yıllardır görmediği anneannesi Georgia'dan da nefret etmektedir. Alışılmış ve tipik 'Amerikan ailesi' kalıpları ters dönmüş, erkekler görüş alanı dışına atılırken, meydanı dolduran üç kuşaktan üç kadın da birbirlerinden nefret eden birer kin yumağı haline gelmişlerdir. Ama dedik ya, görünüş aldatıcıdır. Aslında üç kadın da tüm sorunları ve hayata tüm asılışları içinde, birbirlerine, birbirlerinin dostluğuna ve her türlü sevgiye ne denli muhtaçtırlar!... Büyükanne Georgia, evini ve çevresini 'Georgia yasaları' dediği kendi yasalarıyla döndüren ve özellikle Tanrı sözcüğünün uluorta kullanılmasına katiyen izin vermeyen bir kadın, yörede egemen olan Mormon tarikatinin bir temsilcisidir. Eşiyle birlikte çok uzaklarda, California'da yaşayan Lilly, belki yıllardır sahte olduğunu içten içe hissettiği bir mutluluğa sahiptir, ama sonunda aileye sığınmaktan başka çare bulamayacaktır. Ve küstah, kışkırtıcı ve duygusuz gözüken Rachel, içlerinde en yaralanmış olanıdır. Çocukluğunu mahveden taciz olayının su yüzüne çıkması, bu çok şeker bir komedi havasında başlayan filmi giderek bir aile dramı kıvamına kaydırır. ABD'de çok yaygın olduğu anlaşılan (ama sanki bizde değil mi?) aile içi taciz olayı, bu taşra öyküsünün de fonunda bütün karanlık haşmetiyle durur. Evet, görünüş aldatıcıdır. Zararsız bir aile komedi-dramı gibi gözüken Georgia Yasası, aslında iyi, hatta çok iyi bir film. Bilmiyorum, bir internet sitesinde bir okurun yazdığı gibi, zaman içinde bir kültfilme dönüşür mü? Öyle olursa şaşmam. İlk yarıda dakika başına kaliteli bir espri düşen komedi atmosferi, giderek yerini amansız bir toplumsal eleştiriye bırakıyor, kutsal Amerikan ailesi, son yıllarda Buz Fırtınası, Amerikan Güzeli vb. filmlerin yaptığı gibi tuzla-buz ediliyor. Tüm kişilikler çok iyi çizilmiş ve çok iyi oynanmış. Üç baş kadın oyuncumuz, ama özellikle medyada boş beyinli sarışın, bir tür Paris Hilton gibi tanıtılan Lindsay Lohan çok başarılı. Arada insanları da tedavi eden veteriner rolünde Delmot Mulroney ise son yıllardaki en iyi oyununu vermiş. Filmin yapısı içinde başka şeyler de var. ABD'nin İdaho gibi bir taşra eyaletindeki tutuculuk, sürekli Rachel'i gözetleyip duran yeni-yetme kızlar ya da bir sarışın ilah gibi ortalarda dolaşan, ama kendisini ancak evleneceği kıza adamış olan Harlan (sanırım sık sık göreceğimiz Garrett Hedlund) gibi kişilerle somutlaşıyor. Rachel'in, Harlan'ı sandalda baştan çıkardığı sahne ise, benim son dönemde görebildiğim en erotik sahnelerin başında geliyor. Bu filmi görün, pişman olmazsınız.
GEORGİA YASASI * * *
(Georgia Rule)/ Yönetmen: Gary Marshall/ Senaryo: Mark Andrus/ Görüntü: Karl Walter Lindenlaub/ Müzik: John Debney/ Oyuncular: Jane Fonda, Lindsay Lohan, Felicity Huffman, Dermot Mulroney, Cary Elwes, Garrett Hedlund, Hector Elionzo, Laurie Metcalf/ Amerikan filmi.
İLİŞKİLİ HABERLER
Üç kuşak arasında sevgi-nefret ilişkileri
Yayın tarihi: 24 Kasım 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/24/ct/haber,E03F9E74B38F45CEAB1CF0DB1A629F7E.html
Tüm hakları saklıdır.