kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Kasım 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Filmin romantik havası, seks sahnelerindeki gerçekçilikle dengeleniyor.

Dikkat: Başyapıt!

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
03.11.2007
Ang Lee bir kez daha belli ve önemli bir tarihsel fon önünde kişisel hikâyelerini yaşayan bir avuç bireyin öyküsüne eğiliyor. Uzun yıllardır ABD'de çalışmayı seçen Çinli (Tayvanlı) yönetmen, bu kez ülkesi Çin'e ve onun yakın tarihinin yaşamsal bir dönemine dönüş yapıyor: 1940'lı yılların gürültü-patırdısı içinde Çin'in Japon istilasına uğradığı ve ülkede işgalci düşmana karşı direnişin başlayıp örgütlendiği bir döneme... Film Şangay'da lüks bir ortamda, ünlü Çin oyunu mahjong'u oynayan birbirinden güzel ve çekici dört kadının görüntüsüyle açılıyor. Kadınlar oynuyor, konuşuyor ve özellikle erkekleri çekiştiriyorlar. Tam o sırada içeri en çok konuştukları erkek, orta yaşlı, çekici ve gizemli bay Yee giriyor. Ve kadınlarla bakışmalarından hemen hepsiyle gizemli ilişkileri olduğu hissediliyor. Sonra kadınların en genç ve güzeli dışarı çıkıyor. Esrarengiz bir telefon konuşması yapıyor ve o sırada üç yıl geriye gidiyoruz. Wang'ın henüz okullu bir genç kız olduğu, ilk kez bir amatör temsilde rol alarak sahneye çıktığı dönem. Sonra o amatör gurubun aslında Japon işgaline ve yardakçılarına karşı örgütlenmiş eylemciler olduğu anlaşılıyor. Yok edilmesi geren kişilerin başında bay Yee gelmektedir. Ve zaman içinde Wang kendisini Yee çevresinde örülen bir entrikanın iştah çekici yemi olarak bulur. Bekaretini ilk kez 'görev icabı' örgütten ve sıradan bir gence teslim eden Wang, Yee'nin kollarında ilk kez cinsel ve giderek ruhsal uyanışının sırlarını bulur. Sıra onu öldürmeye geldiğinde sorun ortaya çıkar: Kalbinin mi, yoksa aklının mı emrini dinleyecektir? Ang Lee'nin filmi, öncelikle harika bir müzikle desteklenmiş müthiş bir aşk hikâyesi. Üzerine oturtulduğu dönemi keskin bir estetik ve çok etkileyici bir tarihsel dönem canlandırmasıyla yeniden yaratmış: Kendinizi o yılların Şangay'ında hissetmemeniz olanaksız. Ama bu farklı Lady Chatterley hikâyesinin belki asıl başarısı, cinselliği perdede yaratma ve hissettirmedeki ustalığı. Cinselliğe yaklaşımı en son Brokeback Dağı'yla bilinen Çinli yönetmen, bu filmde kendisini aşıyor. Pornografiyle flört eden, ama estetiğin sınırları içinde kalmasını bilen bir cinsellik, aynı zamanda hikâyenin yüreği olan o yoğun, gizemli ve adeta büyüleyici ilişkiyi de parlak biçimde destekliyor. Filmin genel havasındaki romantizm seks sahnelerindeki cüret ve gerçekçilikle adeta dengeleniyor ve ortaya sinemada az görülmüş, hatta hiç görülmemiş yapıda bir tutku öyküsü çıkıyor. Keşke Lee bu cüreti biraz da Brokeback Dağı'nda göstermiş olsaydı... Günün birinde eşcinsel tutkular da bu filmdeki kadar yoğun, ama asla pornografik olmayan biçimde perdeye aktarılırsa, işte o zaman sinemada gerçek anlamda bir ahlaki devrim ortaya çıkmış olacak!

DİKKAT, ŞEHVET * * * *
Yönetmen:
Ang Lee/ Senaryo: James Schamus, Wang Hui-Ling/ Görüntü: Rodrigo Pieto/ Müzik: Alexandre Desplat/ Oyuncular: Joan Chen, Chu Chih-Ying, Anupam Kher, Tony Leung, Wei Tang, Wang Lee-Hom/ ABD-Tayvan ortak yapımı.
Haberin fotoğrafları