kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Kasım 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Zeynep Casalini, müziğini daha çok insana ulaştırmak için elinden geleni yapıyor.

İsyan etti imece usulü şarkı yaptı

KAYA GENÇ
Farklı üslubu ve toplumsal çıkışlarıyla kendine özgü bir sanatçı olduğunu kanıtlayan Zeynep Casalini, Türk müzik dünyasındaki prodüktörlerin korktuğu adımı attı ve yeni şarkısı Nilüfer'i tamamen ücretsiz olarak internete koydu. Casalini'nin sanatçı arkadaşları, bir kutu baklava karşılığında çalışıp şimdi müzik dünyasına yeni bir model sunuyor..
- Nilüfer şarkısının prodüksiyonunu bu şekilde yapmak nereden aklınıza geldi?
- Albüm satma olayı MP3 formatının çıkışıyla bitti gibi zaten. Prodüktörle anlaşma yapınca, sanatçı "50 binden sonra şu kadar, 100 binden sonra şu kadar," diye elde edilen parayla ilgili maddelerle karşı karşıya kalıyor. Benim asıl derdim olabildiğince fazla sayıda insana ulaşabilmek. Şarkı söylüyorsam kendi kendime dinleyeyim diye değil, başka insanlara ulaşsın diye söylüyorum. İnsanlara söylemek istediğim şeyler var, dolayısıyla da ne kadar çok insana ulaşırsam o kadar iyi. Dokunma Bana albümünü çıkardığımdan beri böyle bir şey düşünüyordum. Prodüktörle çalıştığınız zaman onları bu tür bir projeye ikna etmek imkânsız çünkü onlar kazanacakları paraya bakıyor.

- Bu durumda da "Para nereden gelecek?" sorusu akla geliyor.
- "Benim her türlü olanağım var," diye düşündüm. Tanıdığım müzisyenler, klip çekebilecek arkadaşlarım, fotoğrafçı dostlarım, teknikle ilgilenen, tasarım yapan tanıdıklarım var. Bunun sonucunda da "Ben bu işi yapabilirim," diyerek bu işe soyundum.

- Sözlerini Murathan Mungan'ın yazdığı Nilüfer'i daha önce Müslüm Gürses söylemişti. Bu şarkıyı seçmek nereden çıktı?
- Nilüfer'i geçen sene ilk dinlediğim andan itibaren iki sebeple ağlıyorum! Birincisi, çok acıklı bir şarkı olduğu ve Müslüm Gürses böyle güzel söylediği için. İkincisi de, neden bu şarkı benim değil diye!

- Murathan Mungan'la arkadaşsınız zaten.
- Evet, biliyorsunuz annemin (Deniz Türkali) çok yakın arkadaşı. Ben zaten o insanların içinde büyüdüm ve bu benim için hep büyük bir avantaj oldu, bunu da kabul etmem gerek. Şarkıyı dinledikten sonra Murathan'a gittim, "Ben Nilüfer'e bayıldım," dedim. O da "Biliyorum, seni Müslüm Gürses'in televizyon programında seyrettim," dedi. Müslüm Gürses'in programına gitmiş, canlı söylemiştim, o da bu programı seyretmiş... Murathan'dan sonra besteci arkadaşım Sunay Özgür'le temasa geçtim ve çalışmalar başladı.

- Aradan prodüktörü çıkararak kendi başınıza böyle bir işe giriştiniz. Peki sanatçılarla görüşürken onlara nasıl para vereceğim diye korkmadınız mı?
- Hiç para vermedim ki! Bestecim çok beğendi fikrimi, Gündem yaylı grubuna da bir kutu baklava aldım... (gülüyor) Bunu yazmayalım ama, herkes "Niye bana baklava almadın?" diye ayaklanmasın!

- Başladıktan kaç gün sonra prodüksiyon tamamlandı?
- Bir buçuk ay içinde her şey halloldu. Klip, şarkı... Şarkıda davulları Volkan Öktem çaldı, sabah kalkıp stüdyoya geldi. Ona ne istediğini sorduğumda, muz istediğini söyledi, ben de verdim kendisine. Üvey babam Atıf Yılmaz'la Eylül Fırtınası filminde birlikte çalışan görüntü yönetmeni Ercan Durmuş'u aradım. Ona böyle bir işe giriştiğimi söyledim, birlikte ekiple Bozcaada'ya gelip şarkının klibini çekip çekemeyeceğini sordum. O da "Tabii," dedi.

- Barış ve Adalet Koalisyonu'nun Amerika'nın Irak'ı işgaline karşı düzenlediği gösteride konuşurken de aynı idealizm mi yönendiriyordu sizi?
- Çok doğru. Şimdi bu şarkıyla daha da çok sayıda kişiye ulaşmayı umuyorum. Küresel ısınma gibi bir dert konusunda da, savaş karşıtı aktivizm hususunda da elimden geleni yapıyorum. Yerli yersiz, fırsat buldukça, en alakasız ekstralarda bile "Dünyanın birinci problemi küresel ısınma, ikincisi de savaştır, bunlar da birbirleriyle bağlantılıdır," diyorum. Eğlenmeye, göbek atmaya gelen insanlara şarkı söyledikten sonra sahneden inerken bunları hızla söyleyip "Unutmayın," diyor kaçıyorum. Geçen hafta bir etkinlik vardı küresel ısınmayla ilgili, sadece 50-60 kişi gelmişti. Bu tür konuşmalar daha çok insana ulaşmalı, tıpkı müziğin daha çok insana ulaşması gerektiği gibi.

- Bana şarkılarınızın olduğu CD'yi verdiniz, sonuçta bu CD'ler çevreye zarar veren kutularda satılıyor ve müzik piyasası da bir biçimde çevre kirliliğine yol açmıyor mu?
- Evet, ama mesela basına dağıttığımız CD'leri geri dönüşümlü kağıdın içine koyduk. Arkalarında da 'Geri dönüşümlüdür' yazıyor. Hayat tarzım, görüşlerim müzikte yaptığım her şeye yansımalı bence. Ama mesela bir prodüktörle çalışınca bunu yapamıyorsun. Ben de Topkapı'dan karton alıp kendim yaparım, diye düşünüyorum artık.
Haberin fotoğrafları