Fuat hem Almanya'da hem de Türkiye'de iyi tanınan bir hip-hopçu.
Müzikte yelpazeleri genişletme zamanı
Bu yıl dördüncü kez düzenlenen Miller Music Factory yarışmasına internetten başvurular sürüyor. Başvuruları 23 Kasım'a kadar devam eden yarışmanın DJ ve hiphop dallarındaki 'ünlü' jüri üyeleriyle Türk müzik piyasasını konuştuk..
İLİŞKİLİ HABERLER
Müzikte yelpazeleri genişletme zamanı
Fuat Ergin: MMF yelpazemi genişletti
Fuat Ergin 1972'de Berlin'de doğdu. 1984 yılında, 12 yaşındayken ailesiyle birlikte Şile'ye gelen Fuat, burada beş yıl kaldıktan sonra Almanya'ya geri döndü. İlk rap şarkısını 1992'de, İngilizce yazan Fuat, üç yıl sonra yeni bir karar aldı: Artık Türkçe rap yapacaktı. Türkçe, İngilizce ve Almanca'yı çok iyi konuşan Fuat'ın ilk albümü Hassickdir 1995'de piyasaya çıktı. Almanya'da 2000 yılında piyasaya sürülen M.O.R. adlı toplama albümle 90 bin satış rakamına ulaşıldı ve Fuat böylece adından söz ettirmeye başladı. 2007 eylül ayından itibaren Osman Sınav'ın yapımcılığını üstlendiği Pusat dizisinde rol alan, ayrıca 8-16 yaş grubu Türk öğrencilere rap müzik workshopları düzenleyen Fuat, ünlü rapçi Ceza ile de birçok düet yaptı.
- Hip-hop müziğin Türkiye'de izlediği seyri nasıl görüyorsunuz?
- Bana sorarsanız, Türk hip-hop'u yavaş ama sağlam adımlarla ilerlemiştir.
- Peki hip-hop'un gelişiminde en önemli köşe taşları kimler oldu?
- Bu soruya şöyle cevap vermek isterim: Türk hip-hop'unda ev yok ki köşetaşı olsun!
- Bugün Türk hip-hop'u ne durumda? Özüyle bağlantılı biçimde toplumun suratına bir tokat atabiliyor mu, yoksa piyasanın istekleri mi hip-hop'u yönlendiriyor?
- (Anlamlı anlamlı gülüyor) Hayat kısa, fırsatları değerlendirmediğin takdirde kendi kendine tokat atmış olursun! Bu soruyu da üstelik popüler bir gazete olarak bana soruyorsunuz, muhalif bir gazete olsaydınız belki sorunuz daha inandırıcı olurdu.
- Hip-hop'la göçmenlik arasında bir bağ olduğunu düşünüyor musunuz?
- Evet evet, böyle bir bağlantı kesinlikle var.
- Neden kendi gettolarında takılan gençlere hip-hop yapmak daha uygun geliyor?
- Bu durumu şöyle açıklayabiliriz: Ekonomik durumu iyi olmayan, sefalet içinde yaşayan fakir insanlar, hip-hop sayesinde köle gibi çalışmak zorunda kalmıyorlar. Bunun yerine kendi hayatlarına yön veriyorlar, kendi hayatlarına yön verdiklerini hissediyorlar.
- Miller Music Factory yarışmasında kazandığınız başarı, sizin kariyerinizde önemli bir yere sahip. Bu organizasyon sizin için ne anlama geliyor?
- Miller Music Factory'nin benim müzik yelpazemi geniş tutmamı sağlayan bir etkinlik olduğunu söyleyebilirim. Bu organizasyonda hip-hop dışında türler de var; ben normalde bu tür farklı müziklere karşı daha radikal bir tutumla yaklaşırdım. Ama yapılan bütün müziklerin bizim için yapıldığını bu tür etkinliklerle görüyorum.
- O zaman son bir soru: Türk hip-hop'u nasıl patlar?
- Film müziklerine sızarak. Reklamlarda karşımıza çıkarak. Workshop çalışmalarıyla insanlara anlatılarak.
* * *
Ali Şahinbaş: Geleceğe yatırım
Ali Şahinbaş'ı müzikseverler sahnede kullandığı 'Fuchs' ismiyle tanıyor. Şahinbaş, 1981 yılında, henüz dokuz yaşındayken albüm koleksiyonu yapmaya başladı. Avusturya Lisesi ve Northwestern University'de öğrenim gördükten ve beş yıl P&G şirketinde çalıştıktan sonra, elektronik müziğin ilgisini asıl çeken tür olduğunu keşfeden Şahinbaş; Future Generation 93.7 radyo kanalının da kurucularından. New York, San Francisco, Paris ve Saraybosna'da konserler veren ünlü DJ, 2003 yılında dans, elektronik ve şehirli müzikleri birleştiren Dinamo 103.8 radyosunun kurucu ortağı ve müzik yöneticisi oldu.
- Elektronik müziğin Türkiye'deki gelişimini biraz anlatır mısınız?
- 1990-1993 ve 1998-2002 Türkiye'de elektronik müziğin kendisine en çok hayran kazandırdığı ve alternatif bir müzik kültürü olarak yerleştiği dönemler oldu. İstanbul, Ankara ve İzmir'de, yurtdışındaki tüm kozmopolit şehirlerde gördüğümüz kalitedeki gece kulüplerinin açılıp kapanması da yine bu zamana denk geliyor. Bu dönemlerin ertesinde ise Türkiye'de elektronik müzik prodüksiyonu alanında gelişen yetenek, prodüktör/DJ'lerimizi dünyada söz sahibi yaptı.
- Sizce elektronik müziğin felsefesinde ve tarihindeki en heyecan verici unsur nedir?
- Müzikal olarak en heyecan veren tarafı; akustik müzik aletleriyle yapılan müziğin kendi içindeki doğaçlamalarla ilerlemesinin yanı sıra, teknolojik aletlerin getirdiği sonsuz imkân ve değişken kombinasyonların müzikte yenilikçi yaklaşımlar doğurması. Hiçbir müzik türü, elektronik müzik kadar yeniliği kucaklamıyor. Felsefi olarak en heyecan veren tarafı ise; elektronik müziğin insanları içgüdüsel olarak dans ettirebilmesi. Dünyada bir topluluğun bir arada dans etmesi kadar güzel nitelikte bir sosyal durum daha yoktur. Barış yanlısı ve ilkel.
- Miller Music Factory organizasyonu sizin için nasıl bir önem taşıyor? Hayatınızda nasıl bir değişiklik yarattı yarışma?
- Miller Music Factory Türkiye'de bu alanda gerçekleşen yarışmaların ilki olma önemini taşıyor. Aynı zamanda gençlik etkileşim projeleri alanında en fazla başvurunun yapıldığı, en geniş müzikal perspektife sahip yarışma bu. Miller Music Factory yarışmasını kazanan yarışmacıların yeteneklerinin arkasında duruyoruz. Onlara eğitim ve staj programları hazırlıyor, yeteneklerini gösterebilecekleri platformlar yaratıyoruz.
- Bu organizasyonun Türkiye'deki DJ kültürüne katkısı oluyor mu sizce?
- Miller Music Factory sadece bir DJ yarışması değil. Eş zamanlı olarak en iyi DJ'i, en iyi elektronik müzik prodüktörünü, en iyi dans müzik prodüktörünü, en iyi hip hop ve en iyi alternatif rock müziği sanatçılarını da seçiyor. Yani toplam beş kategoride üç yeteneği ödüllendiriyoruz. Bu sene dördüncüsü gerçekleşen Miller Music Factory, her şeyden önce böylesine büyük bir projeyi finanse ederek yeni yeteneklerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Onların geleceğine yatırım yapıyor.
İLİŞKİLİ HABERLER
Müzikte yelpazeleri genişletme zamanı
Yayın tarihi: 17 Kasım 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/17/ct/haber,8B1A594609364D9F82442C139EE7DAFA.html
Tüm hakları saklıdır.