kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Kasım 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Evde, oyuncu dostu Sümer Tilmaç'ın hediye ettiği bir tülbenti boynuna asıp oturan Günaydın, Tilmaç ve Abdullah Şahin tarafından sahneye konan 'Namussuzum ki Namusluyum' adlı oyunla; 5 yıl aradan sonra tiyatroya dönmeye hazırlanıyor.

Bu filmde melek rolünde ama gerçekte bir cadıdır!

ECE SARUHAN GÜNAYDIN
16 Kasım'da vizyona girecek 'Beyaz Melek' filminin oyuncularından Erol Günaydın, rol arkadaşı Yıldız Kenter'i cadıya benzetti: Yıldız hep sahte oynar, tuhaf bir yaratıktır. Bu filmde de yapmacık bir kadını oynadı. Rolü ona çok yakıştı. Hayatının işini çıkardı!..
Biz Erol Günaydın'ın Nişantaşı'ndaki evine girerken, postacı 16 Kasım'da vizyona girecek son filmi 'Beyaz Melek'in davetiyelerini getirdi... Günaydın sevinçle zarfı açarken, benim gözüm de etraftaki oyuncaklara takıldı. Tam düşündüğüm gibi; karşımda yıllara meydan okuyan bir çocuk duruyordu. "Kızlarıma aldığım bütün oyuncakları sakladım" dedi ve ekledi: "Oyuncakları çok severim. Rahmetli Altan Erbulak'la evde rayları kurup trencilik oynardık. Bir de kimse bilmez; benim, Altan'ın ve Muhsin Ertuğrul'un oyuncak tabancalarımız vardı. Tiyatroda herkesten gizli kovboyculuk oynardık."

EMEKLİ BİR BİNBAŞIYI OYNADIM
Sanat hayatında 50 koca yılı geride bırakan bu 74 yaşındaki koca çocuk, söyleşi sırasında bazen sustu ve tıpkı 'Hırsız Polis' dizisinde yaptığı gibi sadece gözleriyle konuştu... Bu röportajdan sizin aklınızda ne kalır bilemem ama benim zihnime; çocukluk yıllarımdaki trafik filmlerinde Bay Yanlış' diye tanıdığım Erol Günaydın'ın bu dünyanın sayılı 'Bay Doğru'larından biri olduğu kazındı.

* Önce 'Beyaz Melek'teki rolünüzden bahsedelim biraz...
Filmde emekli bir binbaşıyı canlandırıyorum. Kızı ve damadı onu istemedikleri için huzurevine bırakıyorlar. Orada bir askerle tanışıyor ve onunla çok iyi dost oluyor. Askeri de Nejat Uygur canlandırıyor bu arada. Kızımı da Zeynep Tokuş oynuyor. Sonunda dayanamayıp yanına alıyor kızım beni.

* Türkiye'de birçok insan ve sanatçı ömrünün son demlerini tıpkı filmde olduğu gibi huzurevlerinde geçiyor. Siz böyle bir endişe yaşadınız mı hiç?
Filmin senaryosunu bu yüzden çok sevdim. Ben kendi adıma hiçbir zaman böyle bir tedirginlik yaşamadım ama yaşayan arkadaşlarım oldu. Huzurevinde hatta Darülaceze'de ölen çok arkadaşım oldu. Bugün bile televizyonlara türkücü babaları çıkıp da 'Oğlum bana bakmıyor' deyince çok üzülüyorum. Ama kabahat babada mı, oğulda mı onu bilemiyorum...

HALDUN BANA ÇOK KAZIK ATTI
* 'İki Kalas Bir Heves' adlı kitabınızda Yıldız Kenter'in sizi tiyatroyla eş zamanlı olarak bir filmde de rol almak istediğiniz için tiyatrodan kovduğunu yazmışsınız. 'Beyaz Melek'te beraberdiniz. Bunu onun yüzüne vurdunuz mu?
Hayır, istemedim böyle kötü şeyleri hatırlatmak. Ama Yıldız beni gerçekten kovdu. Yılmaz Güney'le Bolu'da 'Kovboy Ali' filmini çekecektik. Pazartesileri de tiyatroda, Yıldız Hanım'ın 'Ver Elini Yeni Dünya' adlı oyununda oynuyordum. Mustafa Alabora'yla dönüşümlü oynuyorduk. Bir gün izin istedim. Yerime Mustafa oynayabilirdi ama Yıldız Hanım bana resti çekti. "Ya tiyatro, ya sinema. Gidersen bir daha gelmezsin" dedi. "Allahaısmarladık" deyip çıktım. Kovuluş o kovuluş...

* Sinema sevdanız ağır bastığı için mi tiyatrodan ayrıldınız?
Sadece o filmde oynamak istiyordum. Tiyatroda yerime geçebilecek biri vardı ama Yılmaz'ın filmi yarıda kalacaktı. Yılmaz benim çok iyi dostumdu. Çok severdim onu. Çok yumuşak huylu, çok romantik bir insandı. Ama toplum ve politika çok hırpaladı onu. Sonuçta bütün cadılığına rağmen Yıldız Kenter'i de seviyorum aslında.

TAM TİPİNİ BULDU, BAŞARILI OLDU
* Yıldız Kenter'i cadıya mı benzetiyorsunuz?
Yıllarca çalıştım onun tiyatrosunda. Çok cadılık etti bana! Hiç rahat vermezdi. Beni çok sever aslında ama çok da hırpaladı. Sabahın 5'inde provalara giderdim. Çok eziyetler etti bize. Hiçbir zaman doğru düzgün bir maaş vermedi bana. Hep borç içinde sıkıntılı günler yaşadım. Onun için Haldun Dormen'in tiyatrosunda da çalışıyor, o sayede kiramı çıkartıyordum. Öbür taraftan yiyecek parası bile alamıyordum çünkü. Gerçi Haldun da yakın arkadaşım olmasına rağmen çok kazık atmıştır bana. 'Hisseli Harikalar Kumpanyası'nın çoğunu ben yazdım, yazarı o olarak bilindi. Haldun nereden bilecek cambazları, kantocuları? Oysa benim ömrüm o tiyatrolarda geçti. Haldun, emeğime haksızlık etti!

* 'İki Kalas Bir Heves' kitabınızda, Yıldız Kenter'i yıllardır kimsenin eleştiremediğinden de dert yanmışsınız...
Evet... O eleştirilmiyor! O başka bir kadın. Yaptığı hataları kimse görmüyor. Cüneyt Gökçer'le o böyle kabul ettirmişler kendilerini. İkisi de hiç eleştirilmezdi. Hep 'büyük hoca' dediler Yıldız Kenter için. Mitolojik bir insan gibi gördüler onu. Öyle şey olur mu? Oysa çok büyük cimrilikler yaptı. Öğrencilerini yetiştirirken tiyatrosuna aldı para vermedi. 'Daha çok para isterseniz sizi konservatuvarda sınıfta bırakırım' diye tehdit ederdi çocukları. Yaptığı kötülükler çoktur ama halk ondan soğumasın diye kimse anlatmadı bunları. Yalnız yanında çalışanlar bilir yaptıklarını ama yine de söylemezler, yine de 'Yıldız Hoca' derler. Ben de öyle diyorum. Allah razı olsun, iyi ki var!

* Size göre gerçekten büyük oyuncu mu, büyük hoca mı Yıldız Kenter?
Ben 1956'da Ankara Devlet Tiyatrosu'nda çalıştım. Ben orada bir tane bile aktör görmedim. Bunların hepsi yapmacık, sahte oyunlar oynarlar. Shakespeare, Moliere gibi birkaç yazarla yetinirler. Hiçbir zaman İstanbul'daki doğallığı, bir Vasfi Rıza'daki, Muammer Karaca'daki sıcaklığı veremezler. Bunlar böyle tuhaf yaratıklardır. Yıldız da hâlâ sahte oynar. Konuşması hiçbir zaman insana yakın değildir. Başarılı olduğu tek iş 'Beyaz Melek' olacak. Bu filmde öyle yapmacık bir kadını oynuyor ki, çok yakıştı ona. En başarılı rolünü oynadı. Tuhaf bir şeyi oynuyor filmde. İnsan mı, melek mi belli değil! Gerçekten çok başarılı... Tam tipini bulmuş. Normal bir insanı canlandırmak çok zor olurdu onun için!