Benim şık ve sade tarzım tam ona göre

Vural Gökçaylı Türkiye'nin önemli modacılarından... Jean Patou ve Givenchy gibi dünyaca ünlü modaevlerinde çalıştı. Ardından insanların 'Sen nasıl bir çılgınlık yapıyorsun' şeklindeki uyarılarına aldırış etmeden Türkiye'ye döndü ve kendini Türk modasına farklı bir soluk katmaya adadı. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın eşi Esma Esad için özel bir gardırop oluşturmaya hazırlanan Gökçaylı'yla moda dünyasını konuştuk...

* Fransız ekolünden geliyorsunuz. Paris'te Beaux Arts'da okudunuz ve uzun yıllar orada yaşadınız. Bu durum tarzınızı etkiledi mi?
Modaya Batılı gibi bakıyorum ama moda benim için Fransızlar'ın dediği gibi inciklerin boncukların işi değildir. Fransızlar'ın yalın bir şıklığı vardır. Ama Türkiye'de biraz dantel, biraz incik boncuk, biraz drape derken her şey birbirine giriyor. Ben Türk modasına çağdaş bir yorum getirdim. Anadolu medeniyetleriyle Batı'nın tekniğini harmanladım. Yıllarca Jean Patou ve Givenchy'de asistanlık yaptım. Modayı orası gibi hissetmek başka, taşradan gelip İstanbul'da atölye açıp şarkıcılara bir şeyler dikmek ve göz boyamak başka. Ben ikinci kategoride olmadım. 30 yıldır da bildiğim yolda ilerlemek için direniyorum.

KANYON SİNİRLERİMİ BOZUYOR

* Nelere karşı direniyorsunuz mesela?
Batı'nın emperyalizmine karşı direniyoruz. Batı'dan gelen hazır giyim, Türkiye'nin tepesinde bir moda emperyalizmi gibi. Türk modacılara hak tanımadan, halkı markaya alıştırıyorlar. Mesela gelinliklere bakacak olursak Mahmutpaşa'da, Kadıköy'de dikilen gelinlikler aslında çok daha güzel ama insanlar Batı'dan gelen gelinlikleri tercih ediyor. Bizim halkımız Ahmet, Mehmet değil, Robert marka olsun istiyor.

* Marka merakımız had safhada, öyle değil mi?
Evet çünkü insanları ona alıştırdılar. Piyasada artık Türk kumaşı yok, Fransız kumaşı alıyoruz. Ne oldu Türk sanayisine? Ne oldu Bursa'nın muhteşem ipeklerine? Bursa ipeği yerine ya Fransız ipeği ya da Çin ipeği alınıyor. Hazır giyim buraya geldikten sonra her şey yok oldu. Sadece haute couture anlamında birkaç atölye kaldı. İnsanlar bayılıyor yabancı markalara. Basında da bu şekilde oluyor. Mesela tüm moda sayfalarında ve dergilerinde sadece yabancı markalar görüyorsunuz. Soruyorum neden bunların içinde Türk markaları yok? Ben Kanyon'a gitmedim çünkü sinirim bozuluyor. Emperyalizmi görmek istemiyorum. Şimdi İstinye Park açıldı. Umrumda değil hiçbiri.

* Türk kadını nasıl giyiniyor sizce?
Türk kadını şık giyindiği zaman gerçekten parmakla gösteriliyor ama çok az şık Türk kadını var. Çünkü Türk kadını genel olarak bilinçsiz bir tüketim olayı içinde. Her şeyi alıp giymek istiyor. Ayrıca marka merakı da zevksizliğe yıl açıyor. Giyinmek bir eğitim ve terbiye işidir.

* Türkiye'de neredeyse herkes aynı giyiniyor. Kimse kendi tarzını yaratmıyor? Bunu neye bağlıyorsunuz?
Çünkü çeşit görmüyoruz ve eğitimsiziz. Başka ülkelerde kapıcı bile apartmanda oturanlar gibi giyiniyor çünkü o insanları görüyorlar ve farklı yaşıyorlar. Türkiye'de kapıcı daireleri girişinde altında olur. Bunun değişmesi gerekiyor. Ben çok şık Anadolulu kadınlar gördüm. Kendilerine özgü tarzları vardı. Yöresel kıyafetler çok güzel aslında. Orada çok güzel giyiniyorlar ama İstanbul'a varoşlara geldikleri zaman bu değişiyor.

DÜĞÜNDE KEŞFETTİLER

* Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın eşi Esma Esad'ı giydirmeye hazırlanıyorsunuz. Bu teklif nasıl geldi size?
Ürdün'deki bir düğün için tasarladığım gelinliği Esma Esad'ın annesi Seher Hanım çok beğenmiş. Düğünden sonra yanıma gelip modellerimi nereden bulabileceğini sordu. Kartımı aldı. 2 sene sonra Türkiye'ye gelince arayıp beni Huber Köşkü'ne çağırdılar. Seher Hanım 15 parçalık koleksiyonumdan 2 parçayı satın aldı. Özellikle siyah bir tayyörü çok beğendi. Beni Suriye'ye çağırdılar. Şimdi sonucu bekliyoruz.

* Esma Esad için nasıl bir tarz düşünüyorsunuz?
Annesi bana, "Sizin tarzınız ve kıyafetleriniz kızıma çok yakışır" dedi. Esma Esad sade ve şık kıyafetleri seviyor. Benim tarzımda da sadelik ve şıklık olduğu için tarzımı çok beğenmiş.