Hiç kuşkusuz dünyanın en geniş metro ağı bizde! Altı durak! Ama yine de kısacık metromuz işimize yarıyor mu, yarıyor! Hem biz yetinmeyi biliriz! Annemizden öyle öğrendik. Hiç yoktan Levent-Taksim güzergahında trafikte saç baş yolmadan, şıp diye ulaşıveriyoruz istediğimiz yere. Değil mi ama! Gelin görün ki, metro kullanıcısının iki derdi mevcut. 1. İstanbul metrosunun ciddi bir havalandırma sorunu var!!! "Her işte bir hayır vardır" derler ya, çok doğru! Altı durağı tık nefes geliyoruz vallahi. Bu havasızlıkta yedinci durağı sağ salim görebilene madalya takardım ben! İkinci derdimizse, metroda giderken bakacak yer bulamamak! Tamamen duygusal yani. Hele tek başınıza binmişseniz işiniz çok zor. Şimdi gözünüzü yere dikseniz, ayaktakiler 'ayakkabılarıma, torbama, pantolonun paçalarına mı bakıyor?' diye düşünecek. Duvardaki afişe dalıp dalıp gitseniz, afişin altındaki abi onu pek beğendiğinizi zannedecek... Tavana baksanız deli muamelesi göreceksiniz. Öyle bir gerginlik hali! Hepsini denedim, tecrübeyle sabit yani... Birbirimize amma da yabancılaşmışız! Neyse, yine bindim metroya, indim Taksim'de. Uzun zaman sonra, istikâmet Cafe Marmara. Ki o da sattı bizi. Olmadı, olamadı bu yeni hali! Pasta büfesi geriye çekilmiş, deri koltuklu localar yapılmış. 'Çakma' Uzakdoğu restoranına dönmüş. Az sonra tatlı ekşi soslu tavuk getirecekler gibi. Yani yazık olmuş. Çayını içip kaçıyorsun. Aaah ah! Eski Cafe Marmara'yı çok özlüyorsun...
Bugünkü Tüm Yazıları
Metroda bakamam Cafe Marmara'da duramam
Yayın tarihi: 24 Ekim 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/24/gny/haber,4BE65333E7024688B4F9CA1AB780F7F3.html
Tüm hakları saklıdır.