kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Ekim 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Tezkere Meclis'e sunuldu

AA
Yeni Haber
Sınır ötesi operasyon konusunda Hükümete bir yıl süreyle yetki verilmesini öngören Başbakanlık Tezkeresi TBMM Başkanlığına sunuldu.

Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunabilmesine imkan veren hükümet tezkeresinin Bakanlar Kurulu üyelerince imzalandığını bildirdi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından toplantı gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.Terörle Mücadele Yüksek Kurulunun son toplantısında, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunabilmesine imkan veren bir hükümet tezkeresinin hazırlanmasının kararlaştırıldığını anımsatan Çiçek, ''Bugün Bakanlar Kurulu toplantısında bu tezkerenin bugün itibariyle TBMM'ye sevk edilmesine karar verilmiştir. Bakan arkadaşlarımız ve Sayın Başbakan tezkereyi imzalamıştır. Ümit ediyorum bu hafta içerisinde TBMM'de bu konu görüşülmüş olur'' diye konuştu.

''Evvela temennimiz bu tezkerenin kullanılmasına hiç imkan olmamasıdır, arzumuz, temennimiz budur. İnşallah buna gerek kalmaz'' diyen Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ama hepimiz biliyoruz ki ülkemizin ve bölgemizin en acımasız gerçeği terör konusudur. Pek çok masum insanımız, vatandaşımız, güvenlik birimlerimiz, onların mensupları bu kanlı eylemlerden zarar görmekte, hayatlarını kaybetmektedir.Terörün önlenmesi konusunda ilgili ülkelerle müteakip defalar her kademede ve her seviyede yapmış olduğumuz görüşmelerde arzu edilen bir sonuç da çıkmamıştır. Terörün bir insanlık suçu olduğu, bu konuyla ilgili bir çok uluslararası sözleşmeler bulunmasına rağmen, maalesef terör konusunda samimi, yapıcı bir uluslararası işbirliği söz konusu değildir. Suçluların İadesine Dair Sözleşme maalesef işlemiyor.''

Tezkerenin hedefinin sadece ve yalnızca PKK terör örgütü olduğuna dikkati çeken Çiçek, tezkerenin 1 yıllık süreyi öngördüğünü bildirdi.

TBMM'DEN İZİN İSTEMEKTEDİR

Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''Türkiye uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanmak adına ve uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetimizce belirlenecek şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere Irak'ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları Kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesine ve görevlendirilmesine Anayasa'nın 92. maddesi uyarınca 1 yıl süre ile TBMM'den izin istemektedir'' dedi.

''TEZKERENİN HEDEFİ SADECE VE YALNIZCA PKK'DIR''

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, tezkerenin hedefinin sadece ve yalnızca PKK terör örgütü olduğunu vurguladı.

''Bunu söyleyişimin sebebi şudur. Bu terör örgütü yarın bu tezkereyi çarpıtmak isteyecektir. Başka mecralara çekmek isteyecektir ama bilinmesi gereken iş, hükümet olarak aldığımız bu tezkerenin hedefi sadece ve sadece bu terör örgütüdür. Onun kan dökmesini önlemektir'' diyen Çiçek, tezkerenin, Türkiye'nin huzuruna, barışına, bütünlüğüne yönelik tehditlerin ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunu ifade etti.

Çiçek, şöyle devam etti:

''Aslında PKK terör örgütü, en büyük zararı Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımıza vermektedir. Daha iki gün evvel bir gazetede, belki bugün de vardır, terörün verdiği zarar 300 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Halbuki Doğu ve Güneydoğu'da çok önemli bir ekonomik kalkınmaya imkan verecek ve burada yaşayan vatandaşlarımızın refah seviyesini inanılmaz derecede yükseltecek olan GAP bile 32-33-35 milyar dolardır. Yani bu terör belası sebebiyle Türkiye en az 8-9 tane GAP büyüklüğünde projeyi gerçekleştirme imkanından mahrum bırakılmıştır. Bu bile terör örgütünün bu bölgede yaşayan insanlara ne kadar büyük bir zarar verdiğini, onların gelişmesine, refahına nasıl bir set çektiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Biz şunu hep ifade etmeye çalıştık; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel politikası, 'yurtta sulh cihanda sulh'tur. Bizim hiçbir ülkenin zenginliğinde gözümüz yok. Hele hele dost ve kardeş Irak, tarihte beraber olduğumuz birçok acı tatlı hatırayı beraber paylaştığımız iki halk ve iki komşu ülkedir. Biz her defasında dost ve kardeş Irak'ın toprak bütünlüğünü, milli birliğini ve istikrarının korunmasını arzu ettik. Bunun için çaba gösterdik, çaba gösteriyoruz, çaba göstereceğiz ama herkesin kabul ettiği bir gerçek var ki Kuzey Irak'ta yuvalanmış olan bu kanlı terör örgütü Türkiye'nin bütünlüğüne zarar veriyor, insanlarımızın hayatına kast ediyor, Türkiye'nin milli birliğine, güvenliğine, toprak bütünlüğüne yönelik tehditleri burada planlıyor ve bu tarafta da uygulamaya koyuyor. Onun için Türkiye, uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanmak adına ve uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetimizce belirlenecek şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere Irak'ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları Kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesine ve görevlendirilmesine Anayasa'nın 92. maddesi uyarınca 1 yıl süre ile TBMM'den izin istemektedir.''


''Bizim arzumuz, isteğimiz bu terör belasından hem Türkiyemizin hem de komşu ülkelerin bir an evvel kurtulmasıdır'' diyen Çiçek, bununla ilgili yapılan antlaşmalar olduğunu ancak bunların kağıt üzerinde kaldığının görüldüğünü söyledi.

''IRAKLI YETKİLİLERDEN İSTEDİĞİMİZ, BU BELANIN ORADAN DEF EDİLMESİDİR''

Terörün mevsimlik bir mücadele ile sona ermesinin mümkün olmadığını vurgulayan Çiçek, şöyle konuştu:

''Terörle mücadele, devamlılık ve kararlılık ister ve çok yönlü tedbirleri almayı gerektirir. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Bu konuda kararlılığımızın, terörle mücadelede tedbirleri alt alta koyduğumuzun, koyacağımızın ve ülkemizin huzuru için, esenliği için bu türlü tedbirler almak zorunda kaldığımızın iyi bilinmesi, iyi anlaşılması gerekmektedir. Üçüncü defa ifade ediyorum ki bu tezkerenin hedefi, doğrudan doğruya PKK terör örgütüdür. Bunun dışındaki hiçbir kesim, bunun hedefi değildir. Irak'ta yaşayan her insan bizim kardeşimizdir. Oradaki halk bizim dostumuzdur.

Iraklı yetkililerden istediğimiz, bu belanın oradan def edilmesidir. Yapılan sayısız görüşme, konuşma, mutabakat zabıtları, antlaşmalar maalesef bu belanın oradan def edilmesine imkan vermemiştir.İnşallah Türkiye Büyük Millet Meclisi de biraz önce ifade etmeye çalıştığım çerçevede bu tezkereye gerekli izni verir ve inşallah bu tezkerenin gereğinin yapılmasına imkan kalmadan hem Irak'ın kuzeyinde hem de ülkemizde huzur ve barış tesis ve temin edilmiş olur.''

"SOYKIRIM İDDİASI BÜYÜK SAYGISIZLIKTIR"


Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını içeren tasarının ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilmesini doğru bulmadıklarını belirterek, ''Bu, Türkiye'ye karşı yapılmış çok büyük bir haksızlıktır'' dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, toplantıda, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını içeren tasarının ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilmesinin de ele alındığını söyledi.

Tasarının kabul edilmesinin yansımalarını, Türkiye'nin aldığı, alacağı ve almakta olduğu tedbirleri görüştüklerini belirten Çiçek, şöyle konuştu:

''Bildiğiniz gibi Büyükelçimiz, istişarelerde bulunmak üzere Türkiye'ye davet edilmiştir. Bu, Türkiye'ye karşı yapılmış çok büyük bir haksızlıktır. Bunu doğru bulmuyoruz. Bu tarihi gerçeklerle de bağdaşmıyor.

Bir millete yapılacak en büyük saygısızlık onun soykırım yaptığı iddiasıdır. Bu bir hukuki kavramdır, hukuk çerçevesinde araştırılması ve sonuçlandırılması gerekirken, siyasi kararların konusu olmaktadır. İç politikada başarı elde etmek adına dostlukla, müttefiklikle, stratejik ortaklıkla bağdaştırılması zor bir karar alınabilmektedir. Bu, parlamentoların tarih yazması anlamına gelir. O zaman tarihçilerin görevi ne olacaktır, bunun da sorgulanması icap etmektedir.Bununla ilgili olarak Bakanlar Kurulunda bir değerlendirme yapılmıştır. Devletin ilgili birimleri zaten bu konudaki çalışmaları yapıyorlar. Alınması gereken ne tedbir varsa, ne tepki konulması gerekecekse bunlar da zaman içerisinde konulmuş olacaktır''