'İlk 25 yıl 'geyşa ruhlu'ydu sonra bir şey oldu...'
İLİŞKİLİ HABERLER
'İlk 25 yıl 'geyşa ruhlu'ydu sonra bir şey oldu...'
- Şarkılarınızda aşkın bencilliğinden kaçmaya çalışan birisiniz...
- O.G: Gerçek aşk bencildir. Ama aşkı bencil olmadan da yaşayabilirsiniz. Bencillik tamamen kendisine "Ben," dedirtmek isteğinden kaynaklanır. Bu aşkın doğasında vardır. Karşısındaki insandan bağımsız olarak.
- S.E: Aşkın temeli üzerinde büyüyen, etle tırnak gibi iç içe geçmiş bir sevgi bizimki. Benimseme, vazgeçilmez bir alışkanlık oluyor.
- Bu alışkanlık hali şarkı yaptırıyor mu hâlâ?
- O.G: Sevim'e çok şarkı yazdım. Benim Dünyam'ı ona yaptım mesela. Aşk Pınarı, Dertler Benim Olsun. Bu ikimizin özel şarkısıdır. Bu sevgiyi nereden anlıyorsunuz, biliyor musunuz? Bazı olaylarda, o can havli, canla ilgili o kerteler var ya, oralarda görüyorsunuz. By-pass olurken mesela, Sevim'in yüzündeki endişeyi, sonraki sevincini unutamam. Sevgiyle bakarsan yaralanırsın. Hayatta saplanan küçük okların yarası büyük olabilir. Hakkını ararsan karalanırsın, doğruyu ispatlarsan, paralanırsın. "Neyi gücendirdik ki, doğrudan başka?" demiştim o zaman. Duygulu insanlar çabuk yara alabilir. Olaylar belki bende birikim yaptı, damarlar tıkandı.
- S.E: Orhan Bey dertlerini belli etmez. Aradan sekiz sene geçti ama düzenli tomografi çektirmesi lazım. O günler zordu. Bir et külçesi gibi dolaştım.
- Mutluluk nasıl devam ettirilir?
- S.E: Anlayışla. Kadınların yutkunması, sabırlı olması gerektiğini düşünüyorum. Üzüntümü belli etmem, bilinçaltına atmışımdır, aradaki saygının azalmasını istemiyorum. Erkeğinizi tanırsınız. Bir başka kadın vs. asla olmaz. Geçen gün Ali Eyüboğlu yazmış, "Popstar Alaturka'da virüs mü var, herkes âşık oluyor," diye. "Orhan Bey'e olur mu? Sevim Hanım onu alır, çıkar, gider," diyor. Gidebilir de. Bana da olabilirdi aynı şekilde... Bunu hiçbir zaman yaşamadık. Orhan'ı 16 yaşında tanıdım. Erkeğinize güveniyorsanız, o maddi gücünüz vardır, güvenerek yola çıktığınız bir erkek sizi yarı yolda bırakmaz. Ona güvendim ve yanılmadım.
- O.G: 33 yıl birlikteliğimizin ilk 25 yılında Sevim Hanım üst düzeyde sevgi dolu, anlayışlı, tam geyşa ruhluydu. Erkeğine son derece düşkün, onu son derece iyi anlayabilen, çok yumuşak bir kadındı. Ama son sekiz senede ondan bir puan daha farklı duruma geldik.
- Ne oldu? Ne değişti? Daha mı bireysel?
- O.G: Ne oldu bilmiyorum, bir değişiklik var ama kötü anlamda değil.
- S.E: Ben aynı Sevim'im, değişen hiçbir şey yok. Onu merak ediyorum Orhan. Ne değişti? Ne yaptım? Hayatta Orhan için yaşıyorum. Benim yaşamım Orhan Bey'i mutlu etmek için. Üstünü başını giydirir, yollarım, akşam için alışverişimizi, yemeğimizi yaparım. Akşam evime gelir, yemeği hazırlarım. Her zaman için eşimden önce evde olur, kapıyı ona açarım...
- Yalnız kalmak, başınızı dinlemek istediğiniz hiç olmuyor mu?
- O.G: Alışmadık. Hobilerim çoktur ama tek başıma yapabilmiş değilimdir.
- S.E: Gitmem, yalnız bırakamam.
- O.G: Tarih, arkeoloji severim. Gezilecek o kadar çok yer var ki...
- S.E: Orhan bir taşa iki saat bakar mesela. Ben sıkılırım. 'Ne var o taşta,' diye çatlarım. Orada bir şey göremem fazla.
- O.G: O taşın üstünde kim oturdu, neler yaşandı, bunu hissederek bakarım.
İLİŞKİLİ HABERLER
'İlk 25 yıl 'geyşa ruhlu'ydu sonra bir şey oldu...'
Yayın tarihi: 13 Ekim 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/13/ct/haber,3A982313965B4D6C940DC71B891F70A7.html
Tüm hakları saklıdır.