İLİŞKİLİ HABERLER
Gençlerin hem yüzü hem de şahsiyeti yok!
Gençlerin hem yüzü hem de şahsiyeti yok!
22 Ekim'de Cahide Variete'de 'Muhteşem İkili Alaturka' adıyla Cenk Eren'le birlikte yeniden programa başlayacak olan Nükhet Duru, genç sanatçıların yüzü olmadığını söyledi: Her albümde renkleri değişiyor! Şahsiyetleri olmadığı için yüzlerini ayıramıyorum!..
* Birlikte yaptığınız programınız çok iyi gidiyorken niye ayrıldınız?
CENK EREN: Aslında ayrılık değil, araydı. Kendi aramızda konuşup benim biraz bu işte pişmeme ve ders almama karar verdik. Derslerimi aldım, hazır oldum ve geri döndüm.
NÜKHET DURU: Ben hiçbir şeyi iki sene üst üste yapan biri değilim. Evimi de senede bir değiştiririm. Cenk ile programımız çok iyi gidiyordu. Dört yılı bitirdik ama birbirimizden ayrı bir şeyler yapmaya ve yüzümüzü dinlendirmeye ihtiyacımız vardı. Ben biraz çekildim. O, TV'de diğer yeteneklerini göstermeye başladı. Birçok insan Cenk'in bu kadar iyi şarkı söylediğinin farkında değildi. Bu TV programlarının ona en büyük katkısı bence etli, lezzetli sesinin fark edilmesi oldu. Şimdi yine birlikte Cahide Variete'de programa başlıyoruz.
* O ayrılık sırasında Nükhet Duru-Metin Arolat ikili oldu, ama çok kısa sürdü galiba?
N.D.: Hayır, devam ediyor ama o bir hayır işi. TESYEV'in şemsiyesi altında engelli kardeşlerimize tekerlekli sandalye götürüyoruz.
C.E.: Ben Metin'i çok severim. Ama yine de herkes bilir ki Nükhet benimdir benim kalacaktır!
* Şimdi Günay'ı kim doldurdu kim dolduramadı, tartışmaları var... Siz orada üç yıl program yaptınız. 'Muhteşem İkili Alaturka' ile de bir üç yıl daha doldurur musunuz Günay'ı?
N.D.: Günay bir kıstas olmasın istersiniz. Günay hiç kimseden memnun değilmiş baksanıza...
C.E.: Şaka bir yana, Günay Bey bizi aradı ve "Tabii ki sizin çok büyük emeğiniz var" dedi. Günay artık sadece cumartesi geceleri açık ve bir solist en fazla üç hafta çalışıyor. Biz cuma-cumartesi ve hafta içi de dahil olmak üzere üç sene çalıştık, hep doldurduk. E, arada biraz fark var yani...
KOMİK DURUMA DÜŞÜYORLAR!
* Peki bu üzerinden konuşulan isimler, Hülya Avşar, Gülben Ergen gerçekten assolist mi?
C.E.: Herkes o sıfatı seviyor ama gel gör ki bir kişinin 'assolistim' diyebilmesi için iki önemli kriter var. Birincisi, Türk müziğini çok iyi bilmeli ve çok iyi bir sese sahip olmalı, ikincisi de Büyük Maksim Gazinosu'nda assolist olarak çıkmış olması lazım.
N.D.: Birinin 'assolistim' diyebilmesi için öncelikle o dönemi yaşamış olması gerekir. Assolistlik çok başka, aynı zamanda da ticari bir kavramdır. Gazino dönemini yaşamayan biri 'ben assolistim' derse, gülünç olur. 'Türk sanat müziğini iyi söylüyorum' desinler. Assolistlik başka bir müessese. Kalmadı artık, yok, anlamıyorlar.
C.E.: 90 gün bir gazinoya doldurabilmek assolistin işidir. Kendimi de içine katarak söylüyorum, bayi toplantılarında ya da 20 bin kişilik belediye festivallerinde çıkıyoruz sahneye. Ama bedava müşteri; para verip gelmiyor ki. Gazino öyle mi, orada para veriyorsun. Biliyor musunuz, o dönem 30 gün full çekenlere bile iş yapmıyor gözüyle bakıp, nezaketen bir teşekkür ilanı verip bitiriyorlardı programı. Onun için, Günay'da üç gece çıkıp da, 'ben çok iyiyim' diyemezsin.
N.D.: Biz haftanın altı günü çalışıyorduk.
* Zaten şimdi Maksim yok, gazino yok. O zaman nerenin assolisti 'ben assolistim' diyenler?
N.D.: Ben de onu soruyorum işte, nerenin assolisti bunlar? Artık öyle bir şey yok, iyi solist, ortalama solist var. İyi şarkı söyleyen, albümleri iyi iş yapan benim bildiğim son assolist, Sibel Can. Ondan sonra çıkmadı. C.E.: Sibel'le, Seda'nın (Sayan) aynı dönem mi assolistlikleri? N.D.: Seda oraya gelemedi hiç. Maksim'de çalıştı ama ara kadroydu. Sibel Can birinci sınıf kadroydu daima. Bülent Ersoylar, Emel Sayınlar, Gönül Yazarlar, Muazez Abacılar hep birinci sınıf. C.E: Doğru ya, ara kadrolar vardı mevsime göre gazino sahibinin belirlediği...
YÜZLERİNİ AYIRT EDEMİYORUM
* Ajda Pekkan pop müziğin yoncasını belirledi ve "Nükhet, Sezen, Nilüfer ve ben pop müziğin dört yapraklı yoncasıyız" dedi. Sizin dostluğunuz daha mı başka, yoksa sizin de birbirinizin canını acıttığınız oldu mu?
N.D.: Biz hiçbir zaman rekabetin suyunu kaçırmadık. Strateji oluşturduk ama kimse kimsenin kuyusunu kazmazdı. Ayrıca Ajda Pekkan her zaman ayrıcalıklıydı ona dil uzatacak durumumuz bile olmadı. Bu sözleriyle büyük nezaket göstermiş. Ajda Pekkan pop müziğin patroniçesi, Türk kadının da giyimiyle kuşağıyla örneğiydi.
* Kendinize haksızlık etmeyin, çünkü içlerinde görsel olarak en çok öne çıkan sizsiniz.
N.D.: Ayrı bir cinsim ben. Tarzını, kendi içini belirgin bir şekilde fark ettirmiş daha başka bir şeyim. Sanatçıda bir fark, bir ışık olmalı. Kimisinde o ışık var ama kullanmayı bilmiyor. Sanatçıda en önemli şey şahsiyettir. Salvador Dali o ütopik resimleri yapmasaydı diğerlerinden nasıl ayırt edilebilirdi? Şimdi genç arkadaşlarımızın yüzleri yok. Şahsiyetleri olmadığı için yüzlerini ayırt edemiyorum. Her albümde insanın rengi değişir mi?
C.E.: Temel çok sağlam değil, işin arkasında duramayacaklar. Onlar da bunu bildikleri için başka taraflarla öne çıkmaya çalışıyorlar. Kişi kendinden eminse...
N.D.: Nereden emin olacaklar? Şanslı değiller, deneyimleri yok. Biz dayağı yiye yiye o deneyime sahip olduk. Orkestranın önüne şarkımı iyi bilmeden gittiğimde neredeyse kovulurdum. Şimdi kör dövüş. Gece kulüplerinden başka kendilerini geliştirecekleri bir merci yok. Neden yıkılmadık biz? Star yok artık. Onun için yüzleri yok, diyorum. 'Bu hangisiydi?' diye bakıyorum. Ama mesela 'Afili Yalnızlık' şarkısını söyleyen Emre Aydın'ı nerede görsem tanırım. Minicik bir çocuk ama duruşu var. Star ışığı dünya güzeli olmak değil, farklı bir tavır koymak ve unutulmaz olmak.
İLİŞKİLİ HABERLER
Gençlerin hem yüzü hem de şahsiyeti yok!
Yayın tarihi: 8 Ekim 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/08/gny/haber,369ABE0199FE483EBBD24225E2C20369.html
Tüm hakları saklıdır.