MÜJDE AR: Ben televizyondaki Türk dizilerini izlemiyorum çünkü o dizilerin sinema versiyonlarında birkaç defa oynadım. Yani yeni bir şey yok. Çok sıkılıyorum. Sadece Nip/Tuck dizisini izliyorum.
Ne deliyiz, ne cadıyız biz 4 cesur kadınız!
Haberci Çiğdem Anad, yazar Pınar Kür, oyuncu Müjde Ar ve model Aysun Kayacı... Bu dört kadın bir araya gelirse ne olur? Hele bir de siyasetten magazine konuşmaya ehillerse... Onu bu akşam hep birlikte göreceğiz ama öncesinde GÜNAYDIN için bir araya geldiler.....
İLİŞKİLİ HABERLER
Ne deliyiz, ne cadıyız biz 4 cesur kadınız!
Haydi Gel Bizimle Ol', bir şarkının sözü olmaktan çıkıp dört farklı kadının aynı masanın etrafına oturacağı bir programa isim oldu. Ve siyasetten magazine akla gelen her türlü aktüalite bundan böyle perşembe akşamları o masaya yatırılacak. 20 yıllık haberci Çiğdem Anad yönetiminde; bir köşede yazar Pınar Kür, bir köşede oyuncu Müjde Ar ve bir köşede de model Aysun Kayacı masaya gelen gündemdeki konuları yorumlayacak. Fikir NTV'nin... İsimler bu kadar iddialı olunca program öncesi bir araya gelmeleri biraz zor oldu. Hepsi ok' demişti ki, Aysun Kayacı cephesinden üzücü haber geldi; "Dizinin çekimleri bitmedi." Malum atv'de 'Sessiz Gemiler' isimli, ilk bölümüyle izleyiciyi gözyaşlarına boğan dizide Savaş Dinçer'in kızı rolünde Kayacı. Neyse ki kadronun gerisi yani yılların üç tecrübesi bizimleydi. Ve asla Aysun'u çekiştirmedi, bilakis kol kanat gerdi.
Pınar Kür: Tabii dizi çeken insan gelemez.
Çiğdem Anad: Aysun Kayacı'ya anne olduğumuz için bakışımız farklı. Aysun'a biz daha sıcak ve daha şefkatli bakıyoruz.
Müjde Ar: Zaten bir hayat tecrübesi olmadığı her halinden belli...
BİRLİKTE HİÇ PROVA YAPMADIK
Hem programın oluşma aşamasından bu yana işin içinde yer alması, hem de programı yönetecek isim olması nedeniyle önce Çiğdem Anad'a sorduk, sonra üçlüyle sohbete daldık...
* Neden bu isimler seçildi?
Çiğdem Anad: Müjde Ar, 30 yıl önce de Müjde Ar'dı. Herkesin sevdiği, herkesin filmlerini beğendiği bir oyuncu. Bunun yanında entelektüel bir yanı var. Hem Türkiye'nin hem dünyanın meseleleriyle ilgilenen bir kadın. Türkiye'de ilk internet kullanıcısı Müjde Ar... Senaryo dendiği zaman herkes Müjde Ar'a danışmak istiyor... Pınar Kür; benim üniversitedeyken de şimdi de okuduğum bir yazar... Her dönemde kendini okutan bir yazar ve hep genç bir yazar; bugünü yakalayan bir yazar. Hepimizin sempatiyle baktığı; kızımı da, beni de, annemi de kavrayan bir yazar. Çok üretken bir yazar. Aysun Kayacı da genç, çıtır, 'güzel kadın kim' dendiği zaman herkesin aklına geliyor. Güzelliği tartışılmayan bir model. Ve bir üniversite öğrencisi. Fikrinin, görüşünün ne olacağını birçok insanın merak edeceği bir tip o. Çünkü daha yaşı kaç ki, bilgi birikimi ne ki... Ama bizim ifade edemeyeceğimiz şeyleri ifade edecek. Biz o kadar genç değiliz, biz o bakış açısına hiç sahip değiliz, gençken de değildik. Biz farklı kültürlerde, farklı terimlerde, farklı alanlarda, farklı çevrelerde büyüdük. Onun zemini başka. Biz o zemini de anlamak istiyoruz.
* Hiç prova yaptınız mı?
Hayır. (Üçü de aynı anda cevap veriyor.)
* Yani birbirinizin nasıl fikirlere sahip olduğunuzu bilmiyor musunuz?
Müjde Ar: Belki kan gövdeyi götürecek, belki birbirimizin gırtlağına yapışacağız...
Ç.A.: Şöyle bir ortak özellik var; bu 4 kadın, kadınlardan korkmuyor, kadınları seviyor.
Pınar Kür: Erkeklerden de korkmuyor!
Ç.A.: Ve bu 4 kadın erkekleri de seviyor...
* Programda gündemde ne varsa onlar konuşulacak sanırım...
Ç.A.: Ama bizim seçtiklerimiz...
* Bu seçtiğiniz çok ağır bir siyasi konu da olabilir, çok hafif bir magazin de... Öyle mi?
M.A.: Tabii ki...
* Mesela Pınar Hanım, siz İkoncan'ı tanıyor musunuz?
P.K.: Who? (gülme arası)
M.A.: Ben tanıyorum.
Ç.A.: Ben tanımıyorum.
M.A.: Ama İkoncan adını yeni taktılar Eda Taşpınar'a...
P.K.: Ha...
Ç.A.: Hah!.. Bak şimdi İkoncan'ı Pınar Kür bilmiyor, ben bilmiyorum ama Müjde biliyor, Aysun mutlaka biliyor, anlatabiliyor muyum?
* Pınar Kür'ün yorumunu alalım...
P.K.: Şimdi ben İkoncan'ı izlemiyorum, dizi de izlemiyorum... Dolayısıyla benim bu programa katkım bu olacak herhalde. Çok magazinle ilgilenmeyen ama toplumun gidişatı konusunda bir fikri olan ve hatta bunun üzerine kitaplar yazmış birisiyim. Ben, dediğiniz kişiyle, ikon neydi, o ismini bilmiyorum ama Eda Taşpınar deyince 'ha o kadın' dedim. Onu biliyorum çünkü kuaföre gidiyorsun, dergiler açıyorsun orada görüyorsun. Ben tamamen toplumdan kopuk bir insan hiçbir zaman olmadım. Ayrıca biliyorsunuz Bilgi Üniversitesi'nde hocayım.
* Siz bu programın biraz daha ağırbaşlı kanadı mı olacaksınız?
Önce Müjde Ar lafa giriyor: Yoo hiç değildir.
Çiğdem Anad atılıyor: Ben Pınar Kür'ün o kadar da ağırbaşlı olduğu kanaatinde değilim...
P.K.: Benim adım 'muzır'dı biliyorsunuz... (muzır bir yüz ifadesiyle...) İlk kitabım muzır yasasıyla yargılandı, dolayısıyla çok ağırbaşlı sayılmam dediğiniz gibi...
* Evet sizin müstehcenlikten dolayı kitaplarınız toplatıldı, yakılma kararı verildi, sonra aklandınız...
M.A.: Bizim Pınar Hanım'ın kitabından yaptığımız 'Asılacak Kadın', Danıştay kararıyla oynadı. Askerden bilmem kimine kadar herkes yasakladı onu.
P.K.: Filmi yasakladı, kitap daha uzun süre yasaklandı.
* Müjde Ar da Türk Sineması'nın müstehcen kadınıydı... Aysun Kayacı da oynadığı reklamda müstehcendi. Peki Çiğdem Anad'ın müstehcenliği...
M.A.: O da burada olur inşallah...
Ç.A.: Benim müstehcenliğim olmadı ama... P.K.: Öyle üzülerek söyleme... Bir dakika; bizi birleştiren belki cesaretimiz. Fikrimizi korkmadan söyleyebilmemiz... Ben sadece müstehcenlikten değil, 141-142'den de sıkıyönetim mahkemesinde yargılandım. Dolayısıyla biz hayatın farkında olan ve bu farkındalığımızı da yaptığımız işlere yansıtmış olan kadınlarız. Bu nedenle 'müstehcen' kelimesinin yerine 'cesur' kelimesini kullansak çok daha iyi olur.
KİMSEDEN KORKUMUZ YOK!
M.A.: Yani bizim burada söyleyeceğimiz laftan ötürü hiç kimseden bir korkumuz yok. Bu dört kadın korkusuzca konuşacak. Benim arkamda hesabını veremeyeceğim hiçbir şey yok. Pınar'ın aynı şekilde, Çiğdem'in aynı şekilde... Aysun ise zaten çok genç bir kadın ve ben bir genç kadın için bu işlere bulaşmak ne demek çok iyi bilirim. Benim başımdan neler geçti... 'Frengi oldu' diye ben bilmem ne dergisine manşet oldum. Muhabir dedi ki, 'Biz frengiyi kötü bir hastalık olarak bilmiyorduk.' Sinek sokmasını görmüş, frengi yazmış...
Ç.A.: Fakat Müjde, Eda Taşpınar'ın ayakkabılarını yanındaki sevgilisine taşıtmasına inanamadım. Hiçbir adam benim ayakkabılarımı taşımadı, ben de taşı diye vermedim...
M.A.: Tabii bir müddet sonra insanlar öyle sıkılıyorlar ki üstlerine gelinmesinden, dalga geçmeye başlıyorlar. Ben Nurettin'i çok iyi tanırım, Nurettin son derece hoş, espritüel. Yani herkes birilerinin beğendiği şekilde yaşamak zorunda değil. Ayakkabısını da taşır, kendisini de taşıtır. Yapacağımız programdaki hava da bu olacak. İnsanlar toplumun onaylayacağı taraf olarak konuşuyor. Aman iyi geçinelim... Bizim kimseyle iyi geçinmek gibi bir derdimiz yok, doğru bildiğimiz neyse onu konuşacağız.
* Siz deli kadınlar bir araya mı geldiniz?
(Herkes bir şey söylediği için anlaşılmıyor...)
P.K.: Sen önce bize müstehcen dedin, sonra deli dedin, bu cadıya kadar gider... Onun için sen onu 'cesur' kelimesi etrafında tut.
M.A.: Yani sen cesur ve tatlı cadılar olarak yorumlarsan iyi olur... (hafif tehditkar...) kadınız!
İLİŞKİLİ HABERLER
Ne deliyiz, ne cadıyız biz 4 cesur kadınız!
Yayın tarihi: 4 Ekim 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/04/gny/haber,144787DD45F5437B98365565930F94B1.html
Tüm hakları saklıdır.