Son kullanma tarihi olmayan şarkıcıyım
Müzik hayatında çeyrek yüzyılı geride bırakan ve yaklaşık 9 yıldır albüm yapmayan Leman Sam, genç neslin şarkılarını ezbere biliyor olmasından dolayı çok mutlu. Sam "Sanırım artık ben de son kullanma tarihi olmayan sanatçılardanım" diyor ve konserlerine 'safra' diye tanımlanan bilinçsiz dinleyicinin gelmediğini söylüyor..
İLİŞKİLİ HABERLER
Son kullanma tarihi olmayan şarkıcıyım
Son albümü 'İlla'nın üzerinden 9 yıl geçti ama Leman Sam hâlâ, albümü dün çıkmış gibi taze tutuyor şarkılarını. Röportaj vermekten hoşlanmıyor, göz önünde olmak istemiyor. Az konuştuğu için de hakkında pek çok şey yanlış biliniyor. Mesela Hakkarili değil, İstanbullu. Şevval Sam büyük değil küçük kızı. Tek başınalığı seviyor ama yalnız biri değil... Bir de hiç bilinmeyenler var hakkında, mesela her günbatımında doğaya dua ediyor, suyun kokusunu alacak kadar su seviyor ve karafatmaları besleyecek kadar tüm canlılara saygı duyuyor...
* Bunca yılda beş albüm yetiyor mu? Yetmiyor aslında. 9 Eylül'de İzmir'de konser verdim, seyircinin ucunu göremeyeceğim kadar kalabalıktı. Yaşları 13-17 arasında gençler var. Şarkıları ben şaşırıyorum, onlar şaşırmıyor. Torbalarca hediye ile gelmişler konserime. Şu dönemde onların benim farkıma varmış olması beni çok mutlu etti. Galiba ben artık, olmayı çok istediğim, son kullanma tarihi olmayan şarkıcılardan oldum.
* Diplomatik sanatçı diye de geçiyor adınız. Seviyor musunuz bu tanımı? Adımın önüne 'diplomatik sanatçı', 'star sanatçı', 'hanımefendi sanatçı' gibi sıfatlar konulmasından hiç hoşlanmıyorum. Bir kavram kargaşası var, bu ülkede insanlar birilerini övmek istedikleri zaman 'sanatçı', yermek istedikleri zaman 'şarkıcı' diyorlar. Diplomatik sanatçı kısmına gelince, bu Ferhanlar'ın (Şensoy) kavuk tartışmasına döner. Kavuk teslimi, taht teslimi, assolistlik kavgası, veliaht kavgası... Böyle şeyler istemiyorum. Bana sadece 'şarkıcı' denilsin.
* Kedileriniz yüzünden mahkemelik olduğunuz doğru mu? Onlar benim yumuşak karnım. Komşumun şoförünü azarladım o da intikamını kediler yüzünden şikayetçi olarak aldı. Ben sadece kedisever değilim ki. Solucan, yılan, tavşan, defne ağacı... Yıllarca kendimi böyle korudum, ruh sağlığımın yerinde olması, bu sektör içinde bu kadar sakin ve güler yüzlü olabilmem, hep insanlardan biraz uzak durup daha çok doğayla haşır neşir olmamdan kaynaklanıyor. Her günbatımında belli bir ritüelim vardır benim. Toprak, hava, su, güneş bütün bunlar yaratıldığı için teşekkür ederim ve mutlaka ya toprağa dokunurum, ya bir kaptan diğerine su akıtıp, güneşin önünde dua ederim. Doğaya mümkün olduğu kadar zarar vermeden yaşıyorum ve faydalı olan her şeye saygımı bildiriyorum.
KARAFATMALARI BESLEDİM
* Solucana dokunabilir misiniz? Dokunurum tabii ama oltaya takmam herkes gibi. Toprağımda olması ve toprağı havalandırması için çok faydalıdır. İnsanlar soğuk diye çekinir ama ben çocukluğumda da yılan beslediğim için soğuk hayvanlara alışkınım. Bir yaprağa dokunduğunuzda onun bir ten ısısı vardır. Onların ısısı da bitkiler kadardır. Sadece biraz örümcekten ürkerim ama asla öldürmem.
* Karafatma? Bakarım onlara da... Hatta bir ara onları patates püresiyle besliyordum, bana 'delirdin mi?' dediler. Sonra bir baktım, evin içinde benden hiç korkmadan gezmeye başladılar. Üzerlerine basacağım diye korktum faraşla dışarı attım, bir daha da gelmediler. Dalyan'da bir evim var altı ay gidememiştim. Eve bir gittim, talan olmuş. Hırsız sandım ama üst katta fareyle göz göze geldik. Bana 'Kardeşim şimdi sen de nereden çıktın?' gibi bakıyor. Dedim ki, "Bak kardeşim burası benim evim. Zaten altı ay yaşamışsın. Her yeri de darmaduman etmişsin. Pencereyi açık bırakıyorum, lütfen git." Ama ben bunu fareyle iletişim kurmak için söylemedim. Komiklik olsun diye söyledim. Neticede sabah gitmişti.
DOMİ'NİN ACISI GEÇMEYECEK
* Diğer bütün hayvanlarla da ilişkileriniz böyle sıcak mı? Evet, ama Domi (7 sene önce ölen kedisi) ile ilişkim bambaşkaydı. Hayatımda en çok sevdiğim Domi'ydi. Kızlarım da bunu bilirler, ondan daha çok hiç kimseyi sevemedim. Vasiyet ettim birlikte gömülmeyi, beni bekliyor biliyorum... Çünkü hayatta hiç kimse beni onun kadar hesapsız sevmedi. Öldüğü gün ben sahnedeydim, havai fişek atıyorlardı. Hala da havai fişeğe bakamam. Bu acı hiç geçmeyecek. Ona özel bir mezar yaptırdım, Dalyan'daki evimin bahçesinde. Galvanizden bir kutusu, içinde toprağı, çiçekleri var. Bizim klandan (diğer ölen hayvanları) olan kızlar, oğlanlar da orada yatıyorlar. Benim bu söylediklerimi, hissettiklerimi içinde merhamet olmayan zaten anlamaz. Bu ülkede iki şeyin yasaklandığını ölmeden önce görmek istiyorum; birincisi, kendi içindeki şiddeti tatmin etmek için köpekleri eğitip, başka hayvanların ve birbirlerinin üzerine saldırtılmasını, ikincisi de, hayvan ithalini...
* Ölümden ne kadar çok söz ediyorsunuz... Doğu felsefesine inandığım için ölüm benim için şenlik gibi bir şey. Ağıt yakılacak bir şey değil yani. Sadece ayrılık üzer beni. Domi öldüğü için değil, ondan ayrıldığım için bencilce bir şekilde üzülüyorum. Ben onu göremiyorum muhtemelen o beni görüyordur diye düşünüyorum. Yok olmak diye bir şey yok çünkü.
PAHALI BİR ŞEY GİYMİYORUM
* Başka ritüelleriniz var mı? Kendime her akşam bir düşünce süresi ayırırım. Günü düşünürüm, kalp kırdım mı, can acıttım mı? Eğer istemeden böyle bir şey olduysa hemen kendimi affettiririm. Bir de hayatımı küçülttüm, sözlerimi, evimi, eşyalarımı, her şeyimi sadeleştirdim. Pahalı bir şey giymiyorum artık. Çok da mutluyum. Yogayı zaten senelerdir ne olduğunu bilmeden yapıyormuşum...
* Uykusuzluk çektiğinizi duymuştum, o da Doğu felsefesi ile mi ilgili? Alakası yok, keşke o kadar ilerlemiş olsam bu öğretilerde. Ağır bir tiroid geçirdim. Gevşeyemiyorum, gevşeyemeyince de uyuyamıyorum. Bir de arsızım, zaten geceyi seviyorum. Uyumayı ve yemek yemeyi sevmiyorum. Sadece su ile beslenmek ne güzel olurdu... Su manyağıyım ben, her suyun tadını, kokusunu, rengini bilirim.
* Et yer misiniz? Asla. Ara sıra lüfer yiyorum o da canavar bir balık ya, içim rahat. Kurban bayramlarında ülkeyi terk ediyorum. Bayrama da gerek yok her durumda hayvan kesiliyor zaten bizde, ev aldım kes, araba aldım kes, terfi ettim kes... Ben böyle söyleyince insanlar kızıyor 'e hayvanlar da yiyor' diye. Onlar aç olduğu için yiyor. Sen öyle değilsin ki... Dünya çok zalimleşti. En bilineni, ciddi bir küresel iklim değişimi yaşayacağız, bombanın babasını yaptılar artık. Eğer bu savaşları çıkaranlar, bu insanları öldürenler, işkenceciler insansa ben insan olmayı reddediyorum. Kanserin çaresi bulunacak bir gün belki ama insanın bu açgözlülüğünün çaresi bulunamayacak.
İLİŞKİLİ HABERLER
Son kullanma tarihi olmayan şarkıcıyım
Yayın tarihi: 19 Eylül 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/19/gny/haber,F566773741A54B948F4F861D56EEB695.html
Tüm hakları saklıdır.