Pazartesi bir telefon geldi Kütahya'dan bir okuyucu. Konuşma aynen şöyle: - Şirin Hanım, pazar günü bir röportaj yapmışsınız.. - Evet yaptım. - Kendinize göre güzel bir iş yapmışsınız, bulmuşsunuz birini konuşmuşsunuz güzel güzel... - Sağolun buyrun? - Ama konuştuğunuz kişinin Ermeni olduğunu biliyor musunuz? - Evet biliyorum - Bulamadınız mı Müslüman bir kadın? - !!! Siz herhalde SABAH okumuyorsunuz pek; herkesle yapıyoruz röportaj... - Türkiye'yi sizlerin yönettiğinizi sanıyorsunuz, aklınızca iş çeviriyorsunuz. Ben sizin gibileri...
(yüksek sesle ve muhtemelen tükürükler saçarak) - Siz bana bağırmak için mi aradınız beyefendi? - Evet bağırmak için aradım. Tabii ki bağırırım... - O zaman ben de kapatırım! Pazar ekinde röportajını koyduğumuz kişi; Bilgi Üniversitesi'nin sosyoloji kürsüsünü kurmuş, analizlerine ve tespitlerine son derece güvenilen ve her zaman, her kesim tarafından başvurulan, entelektüel camianın tanıdığı, sosyolog Arus Yumul. Toplumda giderek yayılan 'muhafazakârlaşıyoruz' korkusunu masaya yatırmışız, 'yaşam tarzlarımız değişir mi?' sorusunu tartışmışız. Üstelik bu sosyolog birbirimize, birbirimizin yaşam tarzına saygı duyarak yaşamamızı vurgulamış üzerine basa basa... Sağduyu kokan açıklamalardı bunlar; çok beğeni, çok tebrik aldık. Ancak girişte yazdığım telefon konuşması benzeri tepki mailleri de geldi. Anladım ki başkasının yaşam hakkına saygı duyulmasını öğütleyen bir yazıya bile saygı duyulmuyor bu ülkede! Yazık! Ta Kütahyalar'dan telefon açıp küfreden okurumuz bilmeli ki toplumdaki korkunun sebebi tam da bu: Tahammülsüzlük! Elbette beğenmediklerinizi eleştirebilirsiniz, sadece biraz daha anlayış!
Bugünkü Tüm Yazıları
Telefonu suratına kapattığım okuyucu, sana söylüyorum!
Yayın tarihi: 12 Eylül 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/12/gny/haber,AC0AA22146A64523944F7A25FDD9BFB8.html
Tüm hakları saklıdır.