'Âşıklara bayılıyorum ben'
İLİŞKİLİ HABERLER
'Âşıklara bayılıyorum ben'
-Halk kültürü denilen şeyi nasıl görüyorsunuz? 'Halk kültürü' muhafaza edilmesi gereken bir şey mi, ilerici ve yenilikçi bir müziğin öğesi olabilecek bir şey mi?
- M.E: Bence ikisi de doğru. Bir yandan halk müziğini arkeolojik bir eser gibi muhafaza etmek gerekiyor. Hiç değişmeden, özüne sadık kalarak, anonim haliyle saklanması şart... Bir de aynı zamanda geliştirilmesi lazım: Halk müziğinin bu şekilde yaşaması biraz zor çünkü. Âşık'lara bayılıyorum ben, ama belirli bir akustik ortam sağlanmadığı zaman Aşık dediğimiz karakterlerin sözlerini dinletebilmelerine imkan yok. Modern dünyanın getirdiği gürültüler, onların çıkardıkları seslerin üzerine geçmiş durumda çünkü. Televizyon, çalışan makineler, şehir gürültüsü hayatımızı o kadar kapladı ki, bir Âşık çalmaya başladığında o sesi duyamıyoruz. Mesela elektro saz, bütün diğer sesleri bastırıp öne çıkabiliyor. Hem halk kültürünün özünü muhafaza etmek, hem de güncel olarak herkese seslenebilecek bir müzik yapmak istiyoruz. Yaptığımız şey geleneksel Âşık müziği değil, Âşık Mahzuni Şerif'ten, Neşat Ertaş'tan daha iyi bir şey ortaya koyabileceğimizi düşünmüyoruz bu bağlamda.
-İslam diniyle ilişkiniz nedir?
- M.E: Bakın, Hacı Bektaş şenliklerinde de gördük, Bektaş Veli'yi olduğundan farklı bir kutsal figüre dönüştürmeye çalışıyorlar. Şenliklerde dans ve müzik olmasın istiyorlar. Oysa bence İslam dünyasında Türk anlayışı çok farklıdır ve bizim en yakın ve doğru bulduğumuz İslam anlayışı da, Türk İslam anlayışıdır. Arap İslam anlayışı çok farklıdır; Alevilerde, Bektaşilerde ve Mevlevilerde, dans ve müzikle insanlar dua ederler ve Allah'a yakınlaşırlar. Bu da çok önemlidir.
İLİŞKİLİ HABERLER
'Âşıklara bayılıyorum ben'
Yayın tarihi: 8 Eylül 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/08/ct/haber,FB3A14DB8D8C46019F07FBEEABDFC100.html
Tüm hakları saklıdır.