kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Eylül 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Sezer'in şehircilik mesajları

KONUK YAZAR ERHAN DEMİRDİZEN
Uzun siyasi tartışmaların sonucunda geçtiğimiz hafta Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte, 10. cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer hakkında basında çok sayıda yazıya yer verildi. Siyasi özellikleri, kişisel dünyası, toplumla kurduğu ilişki, hukukçu kişiliği, bu yazıların başta gelen konularıydı. Ben de size Sezer'in 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü nedeniyle yayımladığı ve fazla bilinmeyen mesajlarından söz etmek istiyorum. Çünkü bu mesajlar kentlerimizin gündemini meşgul eden pek çok konuya ışık tutuyor. Sezer'in ilk mesajı, büyük depremden bir yıl sonra, 2000 yılındaydı. Sonraki yıllarda da altını kalınca çizeceği "göç, nüfus artışı, konut yetersizliği, gecekondu, çarpık kentleşme" sorunlarımızı hatırlatan Sezer, "şehir plancıları tarafından özenle hazırlanan planlara uyulmaması" sonucu yaşadığımız "kapanması zor yaralar" hakkında toplumu uyarıyordu. Bu planlara uyulmamasıyla kastettiği ise, "ticari ve diğer nedenlerle yeşili bol çevre düzenlemelerinin yapılamamasıydı". Tüm yurttaşlara, "günü kurtarmaya yönelik projelerin uygulanmasına izin vermemeleri çağrısı"nı yapıyordu. 2001 yılındaki mesajında Sezer, "etik değerleri göz ardı eden uygulamacılara" dikkat çekiyordu ve bunların "ticari kazancı ön planda tutmasının olumsuz sonuçlarını ulus olarak büyük bedellerle ödüyoruz" diyordu. Sezer'in değişmeyen mesajı, "planlı kentleşmeydi". Bunun için "kalıcı çözümlerin" tercih edilmesini ısrarla vurguluyordu. Aynı şekilde, "imar afları ve yapılaşmada yasalara karşı işlenen suçların hoş görülmesini" hiçbir koşulda hoş görmüyordu. Sezer 2002 yılında, "kentsel değerleri dikkate almayan yapılaşmaya" izin verilmemesini istiyordu. Kent planı hem "tarihsel, kültürel ve doğal çevreyi koruyacak" hem de "toplumsal ve ekonomik gereksinimlere yanıt verebilecek" biçimde düşünülmeliydi. Bunlara bir de "yapı güvenliği" eklenince, Sezer'in hedef gösterdiği "çağdaş ve güvenli kent" ortaya çıkabilecekti. 2003 yılındaki şehircilik mesajı, belediyelerimizin asla unutmaması gereken bir felsefeyi hatırlatıyordu: "Sorunlar bütüncül yaklaşımla ele alınmalı, sosyal yapıyı dikkate alan planlamalarla uygun çözümler üretilmeli." Sezer'in sonraki mesajı, uzmanlara saygısının da bir işareti gibiydi. Şehir Plancıları Odası 2004 yılındaki kongresinin konusunu "kentsel bölgeler" şeklinde belirleyince, Sezer de bu konuya ağırlık veriyordu. "Korumanın bütüncül bir anlayışla sağlanması" ve "sürdürülebilirlik" ilkesi de önemle vurguladığı konulardı. Sezer'in 2005 yılındaki mesajı güncelliğini hiç yitirmeyecek. O mesajında, "ticari kazanca hizmet eden plansız projelerin" tehlikelerini anlatırken, "altyapı eksikliklerine yol açıyor" değerlendirmesini yapıyordu. İstanbul'da "Dubai kuleleri", "Galataport", "Haydarpaşa projesi" konularının da aynı dönemde tartışıldığını hatırlarsak, Sezer'in "plansız proje" derken neyi kastettiğini daha net anlarız. Sezer'in son şehircilik mesajı geçen yılın 8 Kasım günündeydi. O sıradaki sel olaylarından etkilenmişti. Bunlardan ders çıkarmak gerektiğini belirtirken, "altyapı, bugünün ve geleceğin gereksinimlerine yanıt oluşturacak biçimde planlanmalı" diyerek, "planlama" konusundaki duyarlılığını bir kez daha vurguluyordu. Sezer'in planlamaya destek istediği mesajında şu satırlar özellikle tarihe not edilmeli: "Yasal düzenlemeler ve bilimsel verilerle hazırlanan imar planlarına uyulmaması, kısa dönemli kişisel çıkarların ön plana çıkarılması, büyük felaketleri hazırlayan en önemli etkendir." Teşekkürler Sayın Sezer