İÇİNDEN türkü geçen her program bana sempatik geliyor. Bu nedenle atv'nin yeni yarışması Halkın Yıldızları için olumsuz eleştiri yapmak da içimden gelmiyor. Türküyü her kesimden insanın kulağına değdirmek adına bu programın yapımcılarının her ayrıntıyı ince eleyip sık dokuduklarının farkındayım. Bu nedenle emeğe saygısızlık etmeden, dürüst bir hakem tarafsızlığında sadece "gördüğümü çalmaya" çalışıyorum. Kamil Sönmez'in genç yarışmacıları incitmeden, onları yüreklendirici tarzdaki "ağabey" konuşmalarını seviyorum. Şakir Öner Günhan'ın yılların tecrübesinden damıttığı yorumları da türkü dağarcığımı yeni bilgilerle donatıyor. Orhan Hakalmaz'ın detaycılığı da bir jüri üyesinde mutlaka olması gereken özelliklerin başında geliyor. Kibariye her ne kadar "türküden uzak" bir müzikal tarz benimsemiş olsa da, gençlerdeki yeteneği süzmekte o Allah vergisi donanımını kullanmaktan geri durmuyor. Ancak son yarışmadaki "sıfırcı hoca" tutumunu biraz yadırgadım. İnsan not verirken o günkü ruh halini portmantoya asıp, stüdyoya öyle girmeli diye düşünüyorum. Sunucu Ebru Akel'in "dedikodulu yarışma" formatından seviyeli türkü yarışmasına yumuşak iniş yapmadaki kıvraklığını ise "kamera önü ustalığına" bağlıyorum. Bu haftaki yarışmayla ilgili tek itirazım ise yarışmacıların kıyafetlerine... Özellikle kadın yarışmacıların kıyafetleri, pek çok okurumun ve yakın dostumun da üzerinde fikir birliğine vardığı gibi "resmen dökülüyordu." Tamam, türkü yarışmasında ses önde gelir. Ama bunun aynı zamanda "görsellik" içeren bir televizyon programı olduğu da asla ihmal edilmemeli.
Yayın tarihi: 24 Ağustos 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/24/gny/haber,F3FB56A210A045C18F37CD909AF2AB01.html
Tüm hakları saklıdır.