kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Temmuz 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Tribünler 'yuh' demeden adam gibi çekileceksin!

ASLI ÖRNEK
Guinness Rekorlar Kitabı'na 395 senaryo ile giren usta senarist ve yönetmen Safa Önal, jübile filmi 'Hicran Sokağı' için gün sayıyor: Senaryocu olarak sinemada kalmaya niyetliyim ama yönetmenlik için enerjim yok. Tribünler yuhalamadan adam gibi çekileceğim!..
İLİŞKİLİ HABERLER
Tribünler 'yuh' demeden adam gibi çekileceksin!
Trkiye'nin usta yönetmenlerinden biri Safa Önal... Hani şu Yeşilçam'ın tozunu her nefes alışında hissedenlerden! Belki de bu yüzden, 50 yılı aşkın zamandır bıkmadan, usanmadan sinemaya emek veriyor. Bir süre önce 395 senaryosuyla Guinness Rekorlar Kitabı'na giren 76 yaşındaki Önal; şimdilerde jübile filmi 'Hicran Sokağı'nın hazırlıklarını yapıyor.

AYNAYA DOĞRU BAKMALI
Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray, Selda Alkor, Cüneyt Arkın, Bülent Kayabaş, Haldun Dormen, Engin Çağlar, Selma Güneri ve Müjdat Gezen'in rol alacağı filmin çekimleri ağustosta başlayacak. Bugüne dek 36 film çeken Önal, yönetmenliği bırakma nedenini şöyle açıklıyor: "Bu işe bir spor gibi bakacak, tribünler yuhalamadan adam gibi çekilmeyi bileceksin! Kimseyi üzmek istemiyorum. İş morukluğa döndü mü, aynaya doğru bakmalı." Eylülde, İş Bankası Kültür Yayınları'ndan bir anı kitabı çıkaracak olan Safa Önal'la; Yeşilçam starlarıyla çekeceği son filmi 'Hicran Sokağı'nı konuştuk.

* 'Hicran Sokağı'nın dev kadrosunu nasıl oluştu? Benim geçen seneden beri üzerinde düşündüğüm bir projeydi. Kenar mahalle hikayelerini ve insanlarını çok sevdiğim için; böyle bir film yapmayı düşlüyordum. Türk Sineması'nın emektarları projeyi öğrenince, beni aramaya başladı. Hepsi rol almak istiyordu. Mesela Hülya Koçyiğit bu filmin basın toplantısı öncesinde 'Şu toplantıyı yap be Safa Ağabey! Zaten bir avuç kaldık. Nasıl bir dayanışma içinde olduğumuzu tüm kamuoyuna gösterelim' diyordu. Bu beni çok etkiledi.

KEŞKE SADRİ DE OLSAYDI

* Bu filmde oynatmayı istediğiniz bir isim var mıydı? İlk filmimi 1953 yılında yaptım, 1963'te ise Sadri Alışık'la çalışmaya başladım. Zaten 'Hicran Sokağı'nı da onun anısına ithaf edeceğim. Yaşasaydı bu filmde olmasını çok isterdim. Onunla et ve tırnak gibiydik, ailece görüşüyorduk. Hatta Kerem Alışık'a kirvelik yaptım.

* 'Hicran Sokağı' sizin jübile filminiz, 76 yaşındasınız ama gayet dinç görünüyorsunuz. Jübile fikri nasıl ortaya çıktı? Ben senaryocu olarak kalmaya niyetliyim ama yönetmen olarak o enerjiyi taşımıyorum. Sabahın 6'sından, akşamın 12'sine kadar film çekme gücüm yok! Altından kalkamam. Hastalanırım, istediğim enerjiyi yakalayamayacağım için istediğim filmi de yapamam. Yönetmenliğe bir spor gibi bakacak, tribünler yuhalamadan adam gibi çekilmeyi bileceksin! Kimseyi üzmek istemiyorum. İş morukluğa döndü mü, aynaya doğru bakmak lazım. Onlara küsmemek lazım çünkü ayna gerçeği yansıtır.

* Aynaya baktığınız zaman ne görüyorsunuz? Çok saygı duyduğum bir adam görüyorum. Namusuyla yaşamış, kimsenin arkasından konuşmamış, haram lokma yememiş, iftira atmamış biri. Ayrıca aynaya baktığımda; Yeşilçam ekmeğiyle aile kurmayı başarmış birini de görüyorum. Yoksa niye bu kadar insan beni omuzlamak için biraraya gelsin değil mi?

* Peki bu kadar starın oynadığı filmde bir başrol olacak mı? Bir başrol var tabii. Dramatik yapı içinde bozmadan çizilmiş, hatta güçlendirecek şekilde yazılmış bir başrol var. Bütün kadro hazır; bir tek o genç arkadaşımız senaryodaki adıyla 'Arif Yanıktaş', henüz bulunmuş değil. Çekimlere yaklaşık üç hafta var. O süre içinde elbet bulunacaktır; hiçbir uçak havada kalmaz. İSTEDİĞİM GİBİ YAŞADIM

* 395 senaryo ve 36 filmle Guinness Rekorlar Kitabı'na girdiniz. Bu size neler hissettirdi? Şaşkınlık verici bir duygu! Şimdi baktığımda, 'Nasıl yazmışım? Nasıl yapmışım?' diyorum. Belki yazılır ama bir de yazdıklarınızla; Kadir İnanır, Tarık Akan, Türkan Şoray gibi oyunculara hizmet veriyorsunuz. Üstelik hepsi de sizden memnun kalıyor. Salon filmi de yazdım, aşk filmi de. Öztürk Serengil'e 'Abudik Gubidik' isimli komediyi yazmışlığım bile var. Film öyle tutmuştu ki, Öztürk Serengil Osmanbey'de aynı isimle gece kulübü açtı.

* 'Abudik Gubidik' adlı kulübün açılmasının size bir kazancı oldu mu? Maddi anlamda olmadı ama ben hayatta istediğim gibi yaşadım. İstediğimi aldım, giydim, yedim ve içtim. Ben hep yazmayı ve film çekmeyi sevdim.

* 'Nayır, nolamaz' diyaloglarının sizin filmlerinizle başladığı söylenir...

Bunlar sinemayı küçümseyen, benim reddettiğim konuşmalar! Yani Türk Sineması'na hiç gitmemiş insanların lafları. Sinema devlet ve özel sektör dahil hiç kimseden destek görmemişti. Böylesine yardım görmemiş bir sanayinin karşısına geçip, 'nayır; nolamaz'la çirkinleştirmenin anlamı yoktur. Seslendirme ekibi, sabahın 8'inde stüdyoya girip, akşam 10'da çıkıyordu. Bir karanlık odada, karşılarında dönen filmi dışarıyla irtibatları olmadan seslendiriyordu. Bütün esprileri de 'nayır nolamaz'dan ibaretti. Ama bu bir suç ya da kültür eksikliğiymiş gibi bahsedildi. İçimden bunlarla dalga geçenlere hakaret etmek geliyor.
Haberin fotoğrafları