Girit yemeklerinin sırrı otlarındadır

Girit denilince, akla ilk gelenler MÖ 3000'lere uzanan tarihiyle Minos Uygarlığı'ndan geriye kalan kalıntıları, Osmanlı hâkimiyetindeki yılları ve tabii yemekleridir. Bütün yemek kitapları da otlarının çeşitliliğini anlata anlata bitiremez. Dağlarda yetişen lezzetli yabani otları tatmak ve adayı keşfetmek için birkaç yıl önce Girit'e gittiğimizde ise hayal kırıklığı yaşamıştık. Çünkü lokantaların turistik zevklere hitap eden mönüleri biftek, şinitzel ve patatesle doluydu. Garsonlar, ısrarımıza dayanamayıp, bulabildikleri otları sunmaya çalışsalar da Girit gezisinden geriye "Ne yazık ki otları unutmuşlar," düşüncesi kalmıştı. Girit asıllı, İstanbul Moda'da büyüyen, daha sonra Kanada'ya uçan ünlü şef Byron Ayanoğlu'nun İstiridye Üstü Girit kitabındaki gözlemlerini okuyunca da yanılmadığımızı anlamıştık. Ayanoğlu, Girit'te geleneksel mutfak kültürüne özgü lezzetlere ve otlarına yeterince sahip çıkılamadığından duyduğu üzüntüyü yazıyordu. Geçtiğimiz günlerde ise KaraKutu yayınları, Ayşe İpek Uraz ve Asuman Burgucuk'un hazırladığı Girit Bir Ege Lezzeti kitabını yayımladı. Uraz, mübadele öncesi Girit'ten İzmir'e yerleşen büyükannesi Fatma Öztura'nın, Burgucuk ise 1922'de Kandiya'dan gelen kayınvalidesi Nimet Burgucuk'un lezzetli yemeklerini bu kitapta derlemişti. Girit tecrübelerime dayanarak, kitaba biraz şüpheyle yaklaşsam da daha ilk sayfalardan itibaren tarifleri denemek istediğimi söylemeliyim. Uraz ve Öztura'nın en büyük şansı, aile büyüklerinin, 1900'lerin başında Girit dağlarından toplanan mis kokulu otlarla ilgili anılarını dinlemeleri olmuş. Kitapta çorbadan salataya, zeytinyağlıdan tatlıya kadar lezzetli Girit yemekleri tariflerine yer verilmiş.