Gitmek mi zor kalmak mı?

Herkes Tamer Karadağlı'nın seçimini merak ediyor... Kimi seçecek? Eski eşi Arzu Balkan'ı mı? Yani geçmişini, yani alışkanlıklarını, yani kendisini kendisi yapan her şeyi mi? Yoksa Deniz Uğur'u mu? Yani kendinden yeni bir adam yaratmayı, yeni bir hayat kurmayı, yani bilinmezlikleri mi? Herkes bu sorunun yanıtını merak ediyor. (Bu arada seçme durumunda olan neden hep erkek oluyor o da ayrı bir konu!) Çünkü Tamer Karadağlı'nın vereceği yanıt; binlerce kadının, binlerce erkeğin içinin rahatlamasını sağlayacak. Onun seçeceği yolla, birileri rahatlayacak; "Gördün mü bak, yapamadı, evine döndü" diyecek. Birileri de gitmek için cesaret kazanacak! Ama sizce Tamer Karadağlı biliyor mu o sorunun yanıtını? Bence hayır! Ne geçmişinden kopabiliyor ne de yarınına uzanabiliyor... Ben onu tatile çıkmış gibi görüyorum. Evinden uzakta... Bir valize sıkıştırılmış hayatla oradan oraya gezip duruyor. Sonrasına ne kalır bilinmez? Belki gülerek anlatılacak birkaç anı, belki pişmanlık, belki harcanmış zamanlar duygusu, belki de yorgunluk... Tamer Karadağlı bir yolculuğa çıktı ama gittiği yerin de hep hayal edilen 'orası' olmadığını gördü. Asıl şimdi tam bir yol ayrımında... 'Gitsem mi?' yoksa 'kalsam mı?' sorusunun yanıtını şimdi verecek. Ama o kadar zor ki! Çünkü olduğu yerden uzaklaştı, gittiği yerden de geri adım attı. Tam ortada yani. Allah kolaylık versin. Hem zaten insan bütün ağırlıklarıyla gidiyorsa gitmiş sayılmaz ki... Orası ya da burası ne fark eder; sen değişmedikten sonra? Hem belki de 'orası' burasıdır; tam da durduğunuz hayat, bulunduğunuz yer... Bu arada herkesin Tamer Karadağlı'nın tercihini merak etmesinin aksine, ben Arzu Balkan'ınkini merak ediyorum! Niçin kimseler Arzu Balkan'ın onu tercih etmeyeceğini hiç düşünmez? Kadın olduğu için mi?