'Bu besteyi yapmamı rüyamda söylediler'
İngiltere'nin en ünlü ve zengin klasik müzik bestecisi Sir John Tavener'ın 11 Eylül olaylarından etkilenerek bestelediği Allah'ın Güzel İsimleri adlı koral eseri, bu akşam Aya İrini'de seslendirilecek..
Prens Charles'ın arkadaşı da olan Sir John Tavener'ın, Allah'ın 99 ismi için bestelediği eseri, Londra Westminster Katedrali'nden sonra İstanbul Müzik Festivali kapsamında İstanbul'da dinlenebilecek. Eseri, BBC Senfoni Orkestrası ve Korosu, şef Jiri Belohlavek yönetimindeki 200 müzisyeniyle Arapça seslendirecek. Konserin solisti ise İngiliz tenor John Mark Ainsley. 1970'li yıllarda Protestan dininden Ortodoks dine geçen, birkaç yıl önce ondan da vazgeçen Sir Tavener, şimdilerde kendini sufi ve Hindu felsefesinin inceliklerini araştırmaya adadı. Allah'ın Güzel İsimleri konseri, bu akşam İstanbul Kültür Sanat Vakfı ve The British Council işbirliğiyle Aya İrini'de saat 20.00'de gerçekleştirilecek. -
11 Eylül'den sonra üst üste İslam mistisizminin simgelerini içeren koral eserler bestelemeye başladınız. Veil of the Temple, Leyla İle Mecnun, Allah'ın Güzel İsimleri...
Genel olarak nasıl tepkiler alıyorsunuz? - Daha önce bir eserimi Kudüs'te seslendirdim, büyük ilgi gördü. Eserlerim Hıristiyanlar'da da Müslüman veMuseviler'de de olumlu etkiler bırakıyor.
- Müslüman oldunuz mu? - Benim daha çok müzisyen olan kısmım İslam'a döndü. Dini zaten bir piramit gibi düşünürsek, bütün dinler aynı seviyede. Ben bir rüyadan yola çıkarak Sufizm'e yöneldim.
- Nasıl bir rüyaydı bu? - Bu rüyadan önce bir Kızılderiliyle tanıştım, bana bir davul getirdi. Kızılderililer'in manevi değerleri beyazlara göre daha yüksek. Bu bir işaret gibiydi. Rüyamda gördüğüm bir sufi de bana bütün dinlerin eşit olduğunu ve içsel birlik üzerine bir beste yapmamı söyledi. Bu kısa an, bana sonsuzluk gibi geldi.
- Allah'ın farklı isimleri sizi nasıl etkiledi? Siz Allah'ı ifade ederken hangi sözcüğü kullanıyorsunuz? - Rahim, rahman sözcüklerini kullanıyorum. Her gün Allah'ın bir ismi üzerine beste yaptım. Sanki bu besteyi yapmam, birileri tarafından bana dikte edildi.
- Bir tür müzik peygamberliği gibi diyebilir miyiz? Sanki besteler size vahiyle inmiş gibi... - Sadece bu misyonu bir müzisyen olarak yerine getirmem gerektiğini düşünüyorum. İnsanlar içlerine dönmeli. Sufizmde belirtildiği gibi evrene baktığım zaman küçük bir nokta olarak görüyorum kendimi, içime baktığımda tüm evreni görüyorum.
- Eserin müzikal yapısı hakkında bilgi verir misiniz? - 11'er isimden oluşan dokuz bölüm var. Her bölümden sonra ya çok kuvvetli bir davul sesi ya da sessizlik duyuluyor. Bölümler arasında bir nefes sesi de var. Nefesin sufizmdeki yeri çok önemli. Bir de solo tenor var. Bu da koronun en Arap öğesi.
- Bir röportajınızda "Karanlık bir çağda yaşıyoruz," demişsiniz. Aydınlık çağı görebilecek miyiz? - Hindu felsefesine göre karanlık çağın sonlarına geldik. Dünya dibe vurmalı ki tekrar yükselebilsin.
- Bu eserin Londra'dan sonra ilk olarak İstanbul'da seslendirilmesinin bir önemi var mı sizin için? - Türkiye, laik bir ülke olduğu için bu eserin İstanbul'da seslendirilmesi dünya barışı, medeniyetlerin kaynaşması için çok önemli.
- 11 Eylül'den sonra Batı-Doğu gerginliğinden siz de çok etkilendiniz. Politikacılarla temas edip dünyaya barışı anlatmayı düşündünüz mü hiç? - Bu dünya güzelliği kabul eden bir dünya değil, ama bence dünyayı sözlerle değil ancak müzikle güzelleştirebiliriz. Benim de sözlerimden çok müziğimin güzellikleri etkili olabilir.
Yayın tarihi: 20 Temmuz 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/20/cm/haber,E710E5CBBD264966804111B2CC69AA7C.html
Tüm hakları saklıdır.