Artvin... Davos'a bedel

ARTVİN

Ardahan'dan yola çıktık.
İstikamet "Artvin." "Mesafe" 120 kilometre.
Ardahan zaten "yüksekte."
Biz "daha da yükselmeye" başladık. Çıktık çıktık, sonra indik.
Çam geçidini (2.640 metre) geçtik.

Çam dağları, Kaçkar, Kükürt dağı, Gül dağı... Her yer dağ.
Kiminin zirvesi 3.932 metre (Kaçkar), kiminin 3.334. (Kükürt.) Vadiler.
Gürül gürül akan Çoruh.

Yavuzköy, Şavşat, Veliköy, Eski Kale, Ortaköy... Ve daha nice yerleşim yeri. Her biri birer cennet. Hani "Davos, Davos" diyorlar ya... Şavşat'ın yanında Davos "fasa fiso."

"Balta girmemiş ormanlar" burada. Ankara, İstanbul sıcaktan cayır cayır yanarken, burada üşüyorsunuz. "Yağmur ormanları"
bizimkilerin yanında "solda sıfır."

Küresel ısınmadan, kuraklıktan, su kesintisinden, hava kirliliğinden, otomobil gürültüsünden, çevre sorunlarından, pahalılıktan yakınan "buralara" gelsin.

Bir ara saate baktık.
Tam 40 dakikadır "rampa iniyoruz." Kıvrıla kıvrıla, kaplumbağa hızıyla. Sonra yine "tırmanış."
Yine "iniş."

120 kilometrelik yolu "3 saatte aşabildik."
Artvin'e ulaştık.
Ama yolumuz daha bitmedi.
Artvin'den "Hopa'ya ineceğiz... Denize..." Topu topu 75 kilometre ama... İn babam in, kıvrıla kıvrıla, döne dolaşa, arada sırada yine tırmanarak, tekrar inerek... Hava temiz, manzara nefis, sarhoş oluyorsunuz.

Aslında bu güzellik "petrolden de değerli" ama...
Acaba "kaç kişi farkında?"