Uluslararası hukuk uzmanları şu sıralar çok önemli bir soruya yanıt arıyorlar: Kosova emsal olur mu? Bilindiği gibi, BM'nin Kosova özel temsilcisi Finlandiya eski Devlet Başkanı Martti Ahtisaari, tek çözümün uluslararası gözetim altında bağımsızlık olduğu sonucuna vardı. AB ve ABD de destek verdi, Rusya şiddetle karşı çıktı.
Ahtisaari Planı'nın BM Güvenlik Konseyi'nde Rusya'nın vetosuna takılmasını önlemek için şöyle bir formül bulundu: Sırplar ve Kosovalılar'a bir çözümde anlaşmaları için 4 ay ek süre verilecek. Yine anlaşamazlarsa, bu süre sonunda (Ekim'in son günlerinde) Kosova otomatik olarak bağımsızlığını kazanacak.
Türkiye de Ahtisaari Planı'nı, yani Kosova'nın bağımsızlığını destekliyor. Ama iki şartla: 1- Türk azınlığın kazanılmış haklarının korunması, Kosova'nın siyasal ve idari yapılarında adil ve hakça temsil edilmesi. 2- Çözümün bölgede yeni gerginlik ve çatışmalara yol açmayacak şekilde adil ve sürdürülebilir olması.
Sorun tam da bu; Kosova'nın bağımsızlığının diğer ayrılıkçı hareketlerde zincirleme etki yapması nasıl önlenecek? ABD'ye ve AB'ye bakarsanız, "Kosova'nın kendine özgü koşulları var, emsal olamaz." Rusya'ya göre ise "Kosova için bulunacak statü, evrensel bir örnek oluşturacak."
Rusya özellikle Gürcistan'dan ayrılıp bağımsızlığını ilan eden Güney Osetya ve Abhazya'yı, Moldova'dan kopan Transnitri'yi ve Azerbaycan'dan koparılan Yukarı Karabağ'ı kastediyor. Zaten kader birliği yapan bu 4 tanınmamış devlet ya da 4 ayrılıkçı hareket, yayınladıkları ortak bildiride, "Uluslararası hukukta çifte standart yoksa, Kosova'ya verilecek bağımsızlığın bizler için de geçerli olması gerekir" dediler.
AB'deki gizli korkular ABD ve Rusya'yla birlikte
Eski Yugoslavya Temas Grubu'nda yer alan Avrupa ülkeleri İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya, Kosova'nın bağımsızlığının ateşli destekçileri ama AB'nin en az bir düzine üyesi bu çözümden ciddi kaygı duyuyor. Örneğin İspanya, Bask ve Katalonya için emsal oluşturmasından korkuyor.
Belçika, Flamanlar'ın ayrılma heveslerini kamçılamasından çekiniyor.
Slovakya ve Romanya Macar azınlıkları, Bulgaristan ise Türk azınlığı için tedirgin.
Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimi, KKTC'nin tanınmasının yolunu açmasından endişeli. Yunanistan'ın gözünü ayrıca Batı Trakya'daki Türk azınlığın özerklik istemesi olasılığı korkutuyor.
Kaygılar Balkanlar'la da sınırlı değil. Elbette Kuzey Irak'taki Kürt oluşumun önünde yeni ufuklar açılması sözkonusu olabilecek.
Daha da ötesi, İran ve Pakistan'da çeşitli etnik gruplar hareketlenebilecek. (İran, Pakistan, Suudi Arabistan ve Türkiye'yi parçalayan Amerikalı Albay Ralph Peters'in haritasını hatırlayın.)
Bitmedi; sırada Sri Lanka'daki Tamil ayrılıkçıları, Tayland'ın güneyindeki ayrılıkçı Müslümanlar var. Tibet var, Tayvan var. (Zaten o nedenle Çin de Kosova'nın bağımsızlığına iyi gözle bakmıyor.)
Liste uzayıp gidiyor: Çeçenistan, Dağıstan, Tataristan, Makedonya'daki Arnavutlar, Voyvodin'deki Macarlar, İskoçya, Darfur...
"Kosova yeryüzündeki son bağımsız devlet olmaz. Kosova'dan sonra yüzlerce Kosova daha ortaya çıkar" diyen Rusya pek haksız değil: Gezegenimizde 5 bin etnik grup bulunuyor. Hepsine bağımsızlık mı verilecek?
Hem sonra "Kosova'nın kendine özgü bir durumu var" diyen Batı'ya, özellikle ABD'ye ne kadar güvenilebilir? Bölgemizde yeni bir "Düzen" öngören Genişletilmiş Ortadoğu Projesi için Kosova'nın emsal yapılmayacağı ne malum?
Yayın tarihi: 23 Haziran 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/23//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.