kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Haziran 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Pişmanım ve özür diliyorum!

* Kitapta Bayan Rosella "Lanet bir şimdiki zaman" diyor... Sizin için şimdiki zaman nasıl? Hayatım çok basittir. İnsanın zekasını mümkün olan en basit şekilde çalıştırarak hayata bakmasını erdem kabul eden Doğu felsefelerine hayranım. Küçük dünyasında yaşayıp sevdiği insanlarla olan, huzur içinde yazıp okuyan ve kendini çok ciddiye almadan sevdiği insanlara iyilik yapan, sıradan bir insan olmak...

* Sizin o küçük ve sıradan dediğiniz hayatınız günlerce gözümüzün önündeydi... Ne kötü, değil mi? Ama bunu ben istemedim, İclal de istemedi, hele Yasemin hiç istemedi! HAYAL KIRIKLIĞI YARATTIM

* Sonuçta bu döngüyü sağlayan siz değil miydiniz? Ben yazdıkları dışında gündeme gelmeyi seven birisi değilim. Ama çok önemli hatalar yaptığımı da kabul etmek zorundayım. Ciddi bir yazarın girmemesi gereken hallere girdim. Bir yazara yakışmayacak gazete sayfalarında, televizyon programlarında göründüm. Okuyucularımı hayal kırıklığına uğrattım. Çevremdeki insanların hayatını da birbirine kattım. Bunun savunulacak hiçbir yanı yok. Ama karşı tarafın yaptığı da ortada... Önce sizi malzeme yapıyorlar, sonra malzeme olduğunuz için suçluyorlar. Buna karşı ben ne yapabilirim bilmiyorum...

* Sizin yaşadığınız neydi peki? Bir gün magazin sayfalarında yer aldınız, ne hissettiniz? Demek ki gelişmemiş taraflarım varmış. Bir sürü bahane bulunabilir tabii... Geçmişteki yaşanmamışlıklar, ruhsal sıkıntılar, olgunlaşmamış olmak... Ama hiçbiri kendime ve etrafımdaki iyi niyetli insanlara yaptıklarımı mazur göstermez.

* Hiç pişmanlık duydunuz mu? Halen duyuyorum zaten.

* Magazinel olmaktan? Hepsi için çok üzgünüm. Yanıma sevgiyle ve iyi niyetle gelmiş birçok insanın hayatını altüst ettim... Okurlarımı hayal kırıklığına uğrattım. Pişman olmamak mümkün mü? En çok da kime özür borçluyum biliyor musunuz? Bir zamanlar yatakhanede eldivenli elleriyle tuttuğu kitabı bitirmeye çalışan o çocuğa... Onun hayallerine mesela... Başucundaki demir dolapta duran şiir defterine... Lisenin müzik odasındaki piyanoda üç akorla yaptığı ilk bestesine... Asıl ondan özür dilerim... Bunları hak etmiyordu hiç...

* Karşımda yorgun bir erkek duruyor... Evet epey yorgunum. Biraz da yaşlandım galiba, son zamanlarda öyle hissediyorum... Ama "içimdeki çocuk" derler ya, işte o yine de ortaya çıkıyor bazı durumlarda... Çocuğumla beraberken, gitar çalarken, yazı yazarken çok iyi zaman geçiririm. Bu yüzden de hayatımı şu anlarda bunlara ayırmaya çalışıyorum. Gerçi alay etmek için söylemiş ama Perihan Mağden'in dediği gibi, emekliliğimi beklerken müziğe dönmeyi seçebilirim aslında...