Sağlıklı kentler arayışı
ERHAN DEMİRDİZEN
31.05.2007
Tehlikeli biçimde giderek kanıksanan bir düşünce var: Kentlerimiz kalabalık, kirli, gürültülü ve sağlıksız. O zaman akıllara gelen ilk şey, bu sağlıksız kentlerin çevresinde temiz ve sakin konut alanları oluşturmak. Bu eğilim çeyrek yüzyıldır hüküm sürüyor. Aslında bu düşünceler batıda yüzyıldan fazladır itibar görüyor. Sanayileşme sonrasının gerçekten kirli kentlerinde yaşanan salgın hastalıklardan ciddi dersler çıkardılar. Konut alanlarının işyerlerinden bağımsız olarak oluşturulmasından başlayıp, altyapı ve çevre standartlarını yükseltmeye varan geniş çaplı önlemleri uyguladılar. Batı toplumları kentlerini sağlıklı hale getirmek için kolları sıvarken, biz 50 yıldır hastalıklı kentleşmenin bütün belirtilerini yaşadık. İş olanaklarının peşine takılan umutsuz milyonlar ülkemizin kırlarını boşaltıp kentlerde gelecek aradılar. Kentlerimizin merkezleri, konut alanları ve sanayi bölgeleri büyük ölçüde plansız oluştu. Bugün artarak devam eden trafik, altyapı ve çevre sorunlarının temelleri böylece atılmış oldu.
* * *
"Şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama" yapılması ve bu konuda devletin görevlendirilmesi Anayasa hükmü olsa da, geldiğimiz noktada bunu hakkıyla başaramadığımız ortada. Çünkü kentlerimiz kalabalık, kirli, gürültülü ve sağlıksız Batı ülkelerinde son yıllarda yapılmış araştırmalar tehlikeli bir gerçeği ortaya çıkarıyor. Kentin düşük standartlı kesimlerinde yaşayan insanlar ciddi sağlık problemleri yaşıyor. Daha beteri, kentin plansız alanlarında yaşayanların ortalama ömür süresi, iyi planlanmış yerlerde yaşayanlara göre hayli kısa. Bizde böyle araştırmalar yapılmamış olsa da, farklı bir durumda olduğumuzu düşünmek için neden yok. Hatta belki bizim durumumuz daha fena.
* * *
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Bursa Nilüfer Belediyesi, iki yıldır düzenledikleri "kent ve sağlık" sempozyumlarıyla bu kötü gidişe çözüm bulmaya çalışıyorlar. 7-8 Haziran tarihlerinde Bursa'da yapılacak bu yılki sempozyumun konusu "sağlıklı kent planlaması." Bu arayış, şimdiye kadar birlikte çalışma deneyimi olmayan hekimlerle şehir plancılarını bir araya getirmiş. Hekimler, kentlerimizdeki olumsuz çevresel koşullar nedeniyle yaşanan sağlık sorunlarını ortaya koymaya çalışıyorlar. Plancılar da bu çevresel koşulları sağlıklı bir çizgiye çekebilmenin arayışındalar. Belediyeyle üniversitenin anlamlı işbirliğiyle düzenlenen sempozyuma uluslar arası katılımların olması da başka bir zenginlik. Çünkü yüzyıl önceki "kentleri sağlıklılaştırma" hedefini koyan Batı, şimdi de "yaşlanma" ve "aşırı şişmanlık" sorunlarıyla bağlantılı olarak yeniden "sağlıklı kent" hedefinin altını çiziyor.
* * *
Bizim kentlerimizdeki sağlık sorunu gelişmiş Batıyla aynı sebeplerden kaynaklanmıyor. Sempozyumu düzenleyenler bunun da farkında. Bu yüzden de yurtdışı katılımlarında çoğunlukla bizdekine benzer "sağlıksız kent" deneyimi olanları davet etmişler. Örneğin, yoksul Küba'nın tarihi kent merkezindeki yenileme arayışları bunlardan biri. Başka bir örnek de, savaş koşullarında varlığını korumaya çalışan Filistin kentlerindeki mekansal adalet projeleri. Yine savaşın olumsuz etkilerini planlama yardımıyla üstünden atmaya çalışan Beyrut'taki imar projelerinin bize ilham vermeyeceğini düşünebilir miyiz? Sempozyumda konuşulacak yurt dışı deneyimlerden bize en "lüks" kaçanı BerlinAncak o da, su kaynaklarını tüketerek kentleşen İstanbul için "ekolojik planlama" tecrübesini getiriyor. Süleyman Demirel'in dediği gibi, "bizde hem Bangladeş var, hem de Belçika".
Yayın tarihi: 7 Haziran 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/07/em/haber,4BDDE45AE9DE47E3B16EAC03FB2CAFDF.html
Tüm hakları saklıdır.