Gecelerin DJ'i Nuri Alço Balans'taydı

Ünlü Türk Büyüğü(!) Nuri Alço, gençliğin yeni ilahı haline geldi. 80'lerde her filminde bir kadını 'haplayıp' yatağa atan Alço, artık festivalden festivale koşturan, partilerde boy gösteren bir fenomen. Geçtiğimiz cuma gecesi de Balans'ta DJ'lik yaptı. Geceyi rapor etmek için biz de oradaydık. Öncelikle Alço'nun performansını izlemek için büyük çaba harcamak gerekiyordu. Bu çabanın nedeni ise ortamın hınca hınç dolu olmasıydı kuşkusuz! Bin küsur seyirci, gerek ana konser mekanını gerekse balkonu doldurmuştu. Etkinlik barda multivizyon gösterisiyle meraklılarına ulaşıyordu. Genç kızlar mini etekleri çekmiş, kafalarına şeytan taçları takmış (gerçi o ince kaşlarla zaten şeytanı aratmıyorlardı) önlerindeki seyirciyle defalarca şu konuşmayı yapıyordu: "Çekilsene yaaa! Göremiyorum..." Öndeki; "İyi de ben de göremiyorum..." Derken ropdöşambrını giymiş; bir elinde viskisi, diğer elinde purosuyla Nuri Alço göründü... Ve dünya başımıza yıkıldı! Arkasında bonus kafalı, renk renk peruklu ve ropdöşambrlı dansçıların 'I of the Tiger' parçasıyla eşlik ettiği Alço, müthiş gülümsemesiyle bağırışların arasında merdivenlerden salınarak sahneye indi.

NEDEN BU KADAR SEVİLİYOR?
Hep bir ağızdan tezahüratlar başlamıştı bir kere... Biz de varlıklarıyla ayağımıza basan, bizi ezmeye çalışan, dirsek kardeşliği yaptığımız gençlere "Nuri Alço'yu neden bu kadar sevdiklerini" sorduk iki ara bir derede. Ancak mantıklı yanıtlar alamadık. Yaşları 18'den 35'e varan kitleden kimisi Türk Sineması'nın kötü adamını ti'ye alırken, kimisi de "Nuri Ağabey başka, ondan çok şey öğrendik" diyordu niyeyse... Cherry Cherry Lady'li, Comanchero'lu gece sabaha karşı 3.00'te son buldu. Herkes garip gülümsemelerle mekandan ayrıldı. Biz de sahne öncesi konuştuğumuz Nuri Alço'nun şu sözlerini çözümlemeye çalışarak evimizin yolunu tuttuk: "Kötü adam olup da, hem eski hem de yeni kuşak tarafından bu kadar sevilmek çok enteresan... Demek onlara zamanında güzel mesajlar vermişiz..."

* Balans'taki bu gece ilk DJ'lik tecrübeniz mi? Tutulursa devam edecek misiniz? Evet ilk... Tutulursa başka geceler de düzenlenecek. Bu geceyi organize eden kişi yönetmen Talip Karamahmutoğlu. Gençliğin bana olan ilgisini anlayınca Balans'takilerle görüşmüş. Biz de onların isteği doğrultusunda başladık bu işe. Kıbrıs, Bodrum, Çeşme ve Antalya'da da sürdüreceğiz. Teklif çok. Seyircilerden de ropdöşambrla gelecek olanlar var.

* Gençlerin size olan bu ilgisini neye bağlıyorsunuz? Valla hakikaten enteresan! Büyük bir sevgi ve tezahürat var. Dünyanın hiçbir yerinde bir aktörün başına gelmemiş bir olay bu. Kötü adam olup da, hem eski hem de yeni kuşak tarafından bu kadar sevilmek çok enteresan... Demek onlara zamanında güzel mesajlar vermişiz. Filmlerimizde kaybolan kızların Anadolu'dan gelen bir kızın aktrist olmak uğruna kadın satıcılarının eline düşmesi, uyuşturucuyla tanışması falan, bunları bol bol anlattık. Şu anda bile 80'li yıllarda çektiğimiz filmlerde bir anne ya da babaanne, evladını yatılı okula gönderirken ilk söylediği şey; "Aman kızım dikkat et! İçtiğin şeye bir şey atarlar..." oluyor. Bizim filmlerimizden örnekler veriyorlar.

* Siz kötü adamı canlandırdınız, seviliyorsunuz. Ancak insanlar kötü adamı örnek almaz! Kötü adamı oynamak zor hakikaten... İyi adam olup da, kötü adamı canlandırmak kolay değil! Tabii kötü adamı canlandırmak bir kumardı. Çünkü ters tepkiler de alabilirsiniz. Kötü biri dediğiniz zaman kılık kıyafet olarak kötü bir tip akla gelir. Biz onu iyi fizikli, iyi kıyafetli biri haline getirdik.

* Bir anlamda rolünüzü iyi canlandıramadığınızı düşünüyor musunuz? Çünkü kötüyü oynadınız ama insanlar sizi hala iyi biliyor ve seviyor... Olabilir mi öyle bir şey? Eskiden insanlar onun bir rol olduğunu anlamıyordu ama şimdi gençler bunu anlıyor. Rahmetli Erol Taş'a, Adana Film Festivali'ne gittiğinde taş attılar. Ama o "Bana gül atıyorsunuz" derdi. Ben böyle bir şeyle karşılaşmadım. Bana hep sevgi gösteriyorlar.

* Kötü adam imajının üzerinize yapışmasından rahatsız mısınız? Hayır. Hiç rahatsız değilim!

ÇOCUĞUM OLSUN ARTIK

* Ama bundan sonra gelecek tekliflerde de hiç iyi rolde izleyemeyeceğiz sizi... Olsun seve seve canlandırırım. Şimdi deseler yine oynarım. Bu aralar üniversite gençliğinin yaşantısını konu alan bir film yapmak istiyorum. Geçen hafta Eskişehir Üniversitesi'ne gittiğimde; ben, Anadolu Üniversitesi'nin rektörü, vali, Emniyet Müdürü ve Belediye Başkanı'yla görüştüm. Konuyu onlara anlattım, sıcak baktılar. "Neden burada çekilmesin?" dediler. Yurtlarda kalan, fakir ve zengin birçok çocuk var. Bir film yapmak, dizi çekmek istiyorum. Kötü ya da iyi adam olacağım da senaryoyla belli olacak.

* Peki bu gecelerde ropdöşambrla sahne alma fikri nereden çıktı? 80'li yıllarda zengin işadamları evlerinde robdöşambr giyiyorlardı. Hatta Vefa Lisesi'ndeki gençler beni böyle karşıladı. Gaffur'un pijaması neyse benim de ropdöşambrım o...

* Kaç tane var? Valla dağıta dağıta kalmadı. Şu an bir tane var.

* Evli misiniz, çocuğunuz var mı? Bekarım. Bir çocuğum olmasını ve soyadımı taşımasını isterim. İnşallah olur. Gamze diye bir kız arkadaşım var; ondan çocuğum olmasını isterim.