Reyting kaygısının etik kuralları yerle bir etmesi sadece bizim ülkemize özgü bir durum değil. Televizyon sektöründeki çılgın rekabet, özellikle reality şovları her türlü ahlaki değeri ayaklar altına alan bir çizgiye doğru sürüklüyor. Geçtiğimiz hafta bu konudaki en uç örnekler Avustralya ve Hollanda'da yaşandı. Avustralya'daki Biri Bizi Gözetliyor tarzı yarışmada mücadele eden Emma Cornell'in babası kanserden öldü. Ancak yarışmanın yapıldığı evin format gereği dünyayla tüm irtibatı kesik olduğu için bu haber Emma'ya söylenmedi. Şimdilerde tüm Avustralya, babasının ölümünden habersiz, güle oynaya yarışan Emma'nın dramını tartışıyor. Yapımcılar ise Emma'nın ailesinin isteği üzerine seyircilerin ve diğer yarışmacıların bildiği bu gerçeği genç kızdan sakladıklarını söylediler. Bu açıklama ise tartışmanın daha da şiddetlenmesine neden oldu. Hollanda ise bir başka tartışma ile çalkalanıyor. BNN adlı televizyon kanalının yayınlamaya hazırlandığı "Big Donor Show" (Büyük Donör-Verici Şov) adlı yarışmada ölümcül hastalığa yakalanan 37 yaşındaki Lisa adlı bir kadının böbreğinin, ihtiyaç sahibi üç hastadan hangisine verileceği, yarışma ile belirlenecek. Yapımcılar, "Bu sayede organ bağışının öneminin altını çizeceğiz" derken, Hollanda Organ Nakli Vakfı Sözcüsü ise "Bunun organ satışı yapmaktan farkı yoktur" diyerek Sağlık Bakanlığı'nı göreve çağırdı. Reality, "gerçeklik" demek. Evet, gerçekler bazen can yakıcı olabilir. Ama gerçeği göstermenin tek yolu, "insan gerçeğinden" uzaklaşmak olmamalı. Çok merak ediyorum, reytingler yükselirken, insanlık daha ne kadar alçalacak?
Bugünkü Tüm Yazıları
Reytingler fırlıyor, insanlar tırlıyor!
Yayın tarihi: 31 Mayıs 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/31/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.