Festival gündeminde politik sorunlar var...

Star isimler, şık elbiseler, kırmızı halı seramonileri ve 'Altın Palmiye' yarışı bir yana; çok konuşulan üç filmle Cannes'ın gündeminde bu aralar dünya sorunları var. Pazar günü geceyarısından sonra sahne alan U2 Grubu'nun konseri her zaman olduğu gibi Bono'nun dünya barışı üzerine mesajıyla sona erdi. Festivalin resmi bölümünde 'Yarışma Dışı' başlığında gösterilen iki film ise Amerikan sinemasının iki 'star' isminden geliyor. Kırmızı halı etrafında saatlerce bekleyen ve kendisini çığlık çığlığa karşılayan hayranlarını selamlayan Leonardo di Caprio; siyah takım elbisesiyle katıldığı basın toplantısında; küresel ısınma başta olmak üzere çevre sorunlarıyla ilgili ciddi açıklamalarıyla karşımızdaydı.

ÇEVRE DOSTU LEONARDO
Yapımcılığını ve seslendirmesini yaptığı '11. Saat' adlı belgeseli, festivalde yarışma dışı gösterilen ünlü aktör, 'uzman değil sorumlu bir vatandaş olarak' elinden gayreti gösterdiğini vurgulayarak; özel yaşamında da evinde güneş enerjisi kullandığını, çevre dostu arabalardan şaşmadığını söyledi. Di Caprio, mevcut Bush yönetiminin çevre sorunlarına bakışını nasıl değerlendirdiği gibi politik bir soruya da; ABD Başkanı'nın maalesef çok az katkıda bulunduğunu söylemekle yetindi. '11. Saat'i kendi çabalarıyla yaptığını söyleyen aktör, "Konuyu tarafsız bir bakışla ele almak için kimseden yardım almadık ve Hollywood'dan herhangi bir para yatırımı da olmadı" dedi. İki yıl önce 'Fahrenheit 9/11' ile 'Altın Palmiye' kazanan Michael Moore da Cannes'a beklenen heyecanı getirdi. Amerikan sağlık sistemini eleştirdiği 'Sicko' adlı (Amerikan argosunda hasta adam) filmiyle bu kez yarışma dışı katılan sinemacı, ülkesindeki vahim durumu, Kanada, İngiltere, Fransa gibi gelişmiş ülkelerle kıyaslarken; Küba gibi ABD politikasının 'düşman' ilan ettiği bir ülkeye de kaçak yollardan girerek dostluk mesajı veriyor.

YARDIMSEVER RUH
'Sicko' ortalığı yıkacak kadar güçlü olmasa da sağlık sisteminden ziyade, Amerikalıların yardımsever ruhunu sorgulaması açısından önemli olabilir. Nitekim; basın toplantısında; "İnsan sağlığı gibi en önemli sorun maalesef kâr amacı güden şirketlerin elinde. İnsanlığımız elden mi gidiyor, sorusunu sormak için yaptım bu filmi" diyen Moore; gizlice Küba'ya giriş yaptığı için de ABD yasalarıyla başı dertte. "Ben bir Amerikan vatandaşıyım, seyahat etme özgürlüğüm olmalı! Sorunu hafife almıyorum ama bu arada her ihtimale karşı yasaklanırsa diye, filmin bir kopyasını yurtdışına çıkarıp garantiye aldım" diyen ünlü belgeselci; yine de filmin 29 Haziran'da ABD'de gösterime gireceğine inandığını belirtti.