|
|
Behzat'a acıyorum
Nasıl acımayayım ki? Kafası bozulan ona saldırıyor. Çapraz değil, bazen üçlü ateş arasında kalıyor. Sunduğu Şarkı Söylemek Lâzım, eğlence programı değil, sanki korku tüneli. İnsanın karşısına ne zaman ne çıkacağı belli olmuyor. Bir hafta Olcayto Ahmet Tuğsuz, "Benim sözümü kesemezsin" deyip, basıyor fırçayı. Diğer hafta Erol Ağabey aynı sebepten dellenip, önündeki bardağı kırıyor. Bir başka hafta jüri üyeleri neredeyse kafa göz birbirine dalıyor. Zavallı Behzat'a tavsiyem, önümüzdeki hafta beyaz eldiven giyip, boks hakemliği kariyerine ilk adımlarını atması. (Behzat önceki gün bana "Bu programdan sonra rahatlıkla savaş muhabirliği yapabilirim" demişti!) Eh, ortam bu kadar gergin olunca Behzat da konsantre olmakta güçlük çekiyor. Geçen hafta bir yarışmacı "Neden saçların beyazlanmış arkadaş?" şarkısını Behzat'a ithaf edince, gerilim yorgunu sunucumuz şöyle söyledi: "Yok, benimkiler doğuştan!.." Sanırsınız ki, Behzat anne karnından kır saçlı doğmuş!.. Aslında "Benimki genetik" demek istiyor ama o ortam insanda kafa mı bırakıyor? Yine de Behzat'ın "meydan muharebesi" formatındaki bu yarışmayı iyi yönettiğine ve her şeye rağmen sinirlerine hakim olmayı başardığına inanıyorum. Bu arada reytingler gösteriyor ki, "kayıkçı kavgalarından" sıkılan izleyici yeniden Popstar Alaturka'ya ve İbo Show'a döndü. İzleyici bu tercihiyle hem kaliteli ve "gerçek" müzik dinleme şansını buluyor, hem de tatil gününde davul zarı gibi gerilmekten kurtuluyor. Yapımcı Fatih Aksoy'un, Buz Dansı'ndan beri süregelen "Ne kadar kavga ve sansasyon, o kadar reyting" stratejisini yeniden gözden geçirmesinde fayda var.
|