| |
Cumhurbaşkanını cumhurbaşkanı olacak kişi seçer...
Ne dersek diyelim, Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesine uzanan süreci, Erdoğan ve AK Parti ustaca götürdü. Özellikle Erdoğan'ın adı üzerindeki tartışmalar dolayısıyla, ilgili ve ilgisiz herkes ve her kesim söylenebilecek ve hatta söylenmemesi gereken her şeyi söyledi. Eteğindeki taşları dökmeyen hemen hemen kimse kalmadı. Sonuçta siyaset de piyasalar da, giderek ağır basan ihtimal olarak, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını bir nevi kabullendi. Başka bir deyişle Erdoğan "Ben Cumhurbaşkanı adayıyım" dediği gün, bu içerideki ve dışarıdaki hiç kimse için sürpriz olmayacak. Aslında böyle durumlarda, siyasete doğrudan ve dolaylı taraf olanlar için en akılcı davranış , "Zarif" davranmaktır. Böyle hallerde bir "Durum muhakemesi" yapılır. Eğer cumhurbaşkanı olmaya karar vermiş kişiyi engelleyecek gücünüz varsa ve bunu kesinlikle engellemeye kararlıysanız, elinizdeki ağırlıkları, gereğince kullanırsınız. Çoğunluğa sahip partiyi bölebiliyorsanız, bunu yaparsınız. Elinizde cumhurbaşkanı olmaya kararlı kişinin bundan vazgeçmesine sebep olacak bir belge varsa bunu açıklarsınız.
ANLAMSIZ GEREKÇELER Yani siyaseten meşru ve geleneksel bütün yolları deneyebilirsiniz. Nitekim geçmişteki cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde de bu yollar denendi. Ama cumhurbaşkanı olmaya karar vermiş kişinin bu kararından vazgeçmesine sebep olacak meşru ve geleneksel bir ağırlık sahibi değilseniz, zarif davranırsınız. Gölge boksu yapıp kendinizi yormaz ve sonuç alınması mümkün olmayan gerginlikler üreterek taraftarlarını da yormazsınız. "O kişi cumhurbaşkanı olamaz" diye söze başlayıp, hiçbirisi bu oluşumu engelleyecek ağırlıkta olmayan gerekçe listeleri yapmazsınız. Ama nedense Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklamasına uzanan süreçte, onun cumhurbaşkanı olmasını engellemeye çalışanlar pek zarif davranmadılar. Ülkede 5 yıldır başbakanlık yapan bir kişinin, neden cumhurbaşkanı olamayacağını kanıtlayacak gerekçeler üretemediler. Sanki Özal, Demirel ve Sezer "Tarafsız" cumhurbaşkanlarıymış gibi, bundan sonraki cumhurbaşkanının tarafsız bir kişi olması gerektiğini bile söylediler. Son olarak da YÖK, sanki partiler üstü ve toplumun bütün kesimlerinin tarafsızlığını kabul ettiği bir kurummuş gibi, cumhurbaşkanının nasıl biri olması gerektiğini açıklayan bir bildirimde bulunarak, pek zarif olmayan bir tutumu seslendirdi. Doğal olarak bu tutum, geçmişte askeri darbelerin meşruiyetine fetva veren üniversite öğretim üyelerinin durumlarını hatırlattı hepimize. 27 Mayıs askeri müdahalesinin meşru olduğunu raporla belirten profesörlerin, kısa süre sonra 27 Mayısçılar tarafından "147' ler Olayı" ile nasıl emekli edildikleri de hatırlandı. Veya 12 Eylül askeri müdahalesi ertesinde üniversitelerdeki "1402' likler" tasfiyesi ile YÖK'ün oluşum sürecindeki bağlantılar hatırlandı. Tabii ki "Nasıl bir kişi cumhurbaşkanı olmalı" konusunda görüş açıklayanlar, sadece siyasi partilerin ve siyaset dışı bürokratik oluşumların sözcüleri değildi. Bağımsız ve bağlantısız kişiler ve gazeteciler de bu konuda görüşlerini açıkladılar ve açıklamayı sürdürüyorlar. Bunların ilgi çekici olanlarından biri, Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi'nin köşesindeki bildirimdi. Eygi kendi kendine "Sizce ideal bir cumhurbaşkanı adayının sıfatları nelerdir?" diye sormuş ve şu cevabı vermişti:
LAİKÇİ OĞUZ TÜRKLERİ Dindar olmayacak ama din, inanç, inandığı gibi yaşamak, düşünce hürriyetine taraftar olacak. Dini tatbikatı olmayacak. Eşi ve ailesi Batı hayat tarzını benimsemiş olacak. Resmi ideoloji takıntısı olmayacak. Ülkenin dominant dini olan İslam' a karşı kin, düşmanlık, nefret beslemeyecek. Sefarad, Eşkenaz, Sabetaycı kökenli olmayacak. Etnik kökeni Oğuz Türkü olursa tercihe şayandır. İçki içebilir. Laik olacak ama kesinlikle "laikçi" olmayacak. Üçbeş yabancı dil bilecek. Eşitlikçi olacak, ayrım yapmayacak. Mal ve servet beyanı şeffaf olacak. Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna beni ve benim gibi Türkiyelilerden birkaç kişiyi davet edecek kadar geniş ve kucaklayıcı olacak. Eygi'nin cumhurbaşkanı olacak kişide görmek istediği niteliklerin bazılarının bazı "Laikçi Oğuz Türkleri" tarafından pek beğenildiğini de hatırlatalım. Bu konuda benim düşüncemin ne olduğunu soran varsa, onlara şunu söyleyebilirim. Geçmişte de bugün de "Kim cumhurbaşkanı olsun" diye bana danışan kimse pek olmadı. Cumhurbaşkanlarını şimdiye kadar halk değil, cumhurbaşkanı olan kişiler belirledi.
|