| |
|
|
İstikrarın adı, Ahmet Necdet Sezer!..
AKP iktidarından en memnun kesim İş âlemi.. Halkın büyük bir bölümü açlık sınırında yaşarken.. İşsizlik almış yürümüşken.. Başta kapkaç, suç oranları misli misli misli artmışken.. Adalet ve güven duyuları büyük darbeler yemiş, İstanbul Belediye Başkanı bile sokağa çıkmaktan korkar hale gelmişken, İş Alemi mutlu.. Bu alemin kontrolündeki medya da mutlu görünüyor tabii.. Bu son lafın altını bir çizeyim.. Giderek bir Rockefeller medyasına dönüşüyoruz. Dün Yılmaz (Özdil) yazmıştı.. Antalya'da on binlerin katıldığı bir miting olmuş.. Haberim yok.. Benim haberim yok, gazeteci, köşe yazarıyım üstelik.. Çünkü yazılması istenmedi. Nevruz günü İstanbul'da, Diyarbakır'da olanların yazılmasının istenmediği gibi.. Sadece AKP değil, onun iktidarındaki "İstikrar"dan mutlu İş Alemi de istemiyor, böyle haberleri.. İstikrarı tehlikeye sokar diye.. Cidden o kadar etkili mi, İş Alemi Medyanın üstünde.. Güldürmeyin beni.. Antalya'da geçen hafta bir likit gaz tankı patladı.. 1 ölü 11 yaralı var. Bazı gazeteler verdi haberi.. Bazıları hiç vermedi.. Veremedi çünkü.. Patlamanın otelle ilgisi yok. Otelin kullandığı likit gaz, bahçedeki tanktan geliyor. Bu tankın kontrolü tamamen büyük bir gaz şirketinin elinde. her şeyden onlar sorumlu.. Tankı değiştirmeye karar veriyorlar. Bu arada bir şeyler eksik mi kalıyor, ne oluyorsa, gaz sızması oluyor, sonra da patlama.. Otelin adını okudunuz, ezberlediniz.. Olayda zerre sorumlulukları olmadığını ancak ilan vererek anlattılar, o da kaç kişi inandıysa.. Peki, asıl sorumlu, hakkında yasal soruşturma açılan, o tankı oraya kuran, dolduran, işleten şirketin adına herhangi bir haberde rastladınız mı?. Hayır.. O silindi haberlerden.. Çünkü şirket, medyaya en çok reklam veren holdingin.. Buyrun tarafsız medya!.. Buyrun halkın haber alma hakkı.. İşte bu iş alemi AKP iktidarını destekliyor.. Çünkü "İstikrar" denen şeyin karını katladığını biliyor. Anahtar sözcük istikrar!.. Peki istikrarın sebebi, hep söylendiği gibi, tek partili AKP İktidarı mı?.. Çok yüzeyden bakarsanız öyle.. Koalisyon hükümetlerindeki partiler arası pazarlıklar yüzünden geciken, ya da hiç yapılamayan işlerin istikrarsızlık yarattığı bilinince hele.. Ama burası Türkiye.. Burada, yüzeye bakmak yetmez. Altına da bakmak ve de çok derinlemesine düşünmek gerek.
İdealist olanlara kızmam.. İnsanın idealleri olmalı.. Bunları savunmalı.. Ama bunları savunurken, gerçekleri görmezden geldiniz mi, sonuca varamazsınız. Hatta hiç de istemediğiniz yerlere gidersiniz.. Üniversite yıllarımda idealistler arasındaydım ben de.. Şimdi realistim. Ülke gerçeklerini kabul ediyorum. Çözümleri bu gerçekler içinde arıyorum. Bu da beni gerçekçi yapıyor.. Gerçeği yok farz ederek idealist oldunuz mu, bir yere varamazsınız. AKP İktidarı, iş alemini çok mutlu eden ve karlarını katlayan istikrarı nasıl sağladı, onu düşündünüz mü hiç?.. Bu ülkede zinde kuvvetler var.. Böyle deyince akla ordu gelir ilk.. Oysa o kadar değil.. Gençleri içeren sivil toplum örgütleri başta, yığınla meslek kuruluşu oluşturur, zinde kuvvetleri.. Bunlar cumhuriyetin temel ilkelerine ölesiye bağlı kurumlardır. Özellikle iki şeyden ödün vermezler.. Atatürkçülük ve laiklik.. Şimdi AKP tek başına iktidar olunca, bu zinde kuvvetler zemberek gibi gerildiler.. Refah'la başlayan gelişmeler içindeki AKP düşüncesi belliydi. Şimdi bu düşünce Anayasayı bile değiştirecek güçle iktidardaydı. Bu iktidar zamanında Atatürk İlkeleri ve laiklik ne olacaktı?. AKP iktidara gelmekle, iktidar olmak arasındaki farkı biliyordu. İktidar olmanın yolunun resmi, sivil kurumları ele geçirmekten geçtiğinin biliyordu. Yasaları bunu sağlayacak şekilde değiştirmesi gerektiğini biliyordu. AKP harekete geçti.. Atamalar başladı.. Yasalar Meclis'ten geçer oldu.. Ve de görüldü ki, zinde kuvvetlerde huzursuzluk yok.. Sokağa dökülme yok.. Neden?.. İşte bu sorunun yanıtında gerçek var!.. Atatürk ilkelerinin ve laikliğin yılmaz savunucusu kurumlar, devletin başında, Çankaya'da, bu konuda en az kendileri kadar hassas birinin oturduğuna şahit oldular.. Binlerce atama, onlarca yasa, durmadan Çankaya'dan dönüyordu.. Sezer'in oradaki varlığı Atatürk İlkelerinin, Laikliğin ve Cumhuriyetin teminatı oluyordu. Sezer, Çankaya'da oldukça onlar geceleri başlarını yastığa koyduklarında rahatça uyuyabilirlerdi. Huzurlu ve güvenliydiler.. Sokağa dökülmelerine gerek yoktu. Aslında AKP de mutluydu Sezer'den.. Kendi oy kesimlerine söz verdikleri atama listeleri ve yasa tasarılarını hazırlıyorlar, sonra da "Efendim, bakın biz yaptık, Sezer önledi" diye sıyırıyorlardı. Ne şiş yanıyordu, ne kebab.. Şimdi Sezer'in görev süresi bitiyor.. Bu şu demek.. Zinde kuvvetlerin Çankaya'daki güvencesi gidiyor. AKP'nin de "Efendim, biz yaptık, ama Çankaya engelledi" özrü de dayanağını yitiriyor.. O zaman.. Akıllı AKP iktidarı, akıllı iş alemi, Çankaya'ya ikinci bir Sezer bulmak zorunda, istikrarı sürdürmek için.. "Efendim eşi türbansız olsun" çok ucuzlatır tartışmayı.. Mesele türban değil.. Mesele, huzurun bozulmasını önleyecek inancın Çankaya'da bulunması.. Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisi, ya da onun atayacağı birisi bu güvenceyi sağlamaz.. O zaman hani Demirel'in, "Yollar yürümekle aşınmaz" diye bu ülkedeki en demokratik laflardan birini eden Demirel'in bugün sorduğu bir soru var ya, "Nerde bizim zamanımızda yürüyenler," işte o zaman görürüz, yolların halini sabah akşam.. AKP iktidarının bu ülkeye en büyük yararı istikrar ise gerçekten, bunun devamı, Çankaya'nın yeni sahibinin toplumsal bir uyuşma ile seçilmesiyle mümkündür. Baykal'la Erdoğan'ın uyuşmasından söz etmiyorum böyle derken.. Toplumsal uyuşma, diyorum.. Anayasada yazmayan, ama bu ülke gerçekleri içinde olduğu herkesçe bilinen bir "Gerek" bu.. Ordu.. Üniversiteler.. Yargı.. Yani huzursuzlukları istikrarı ilk rahatsız edecek kurumlar başta, toplumun yönlendirici tüm katmanlarına, tüm zinde kuvvetlere güven verecek bir Cumhurbaşkanı bulamazsak.. Demokrat ideallere boğulup, realist izandan uzaklaşırsak.. AKP, Sezer zamanında geri çevrilen yasa ve atamaları, Çankaya noteri gibi anında onaylayacak bir emir kulunu oraya yollarsa, o özellikle iş alemini ve şeyi şeyine denk olanları fevkalade mutlu eden "İstikrar" başarısının halini çok yakında görürüz.. İstikrar, Çankaya'nın bu ülkenin tüm laik ve cumhuriyetçi kurumlarına vereceği güvenden geçiyor. Bugüne kadar olduğu gibi.. İşte bu sebeple söylüyorum.. Bu ülkede istikrarın adı, Recep Tayyip Erdoğan değil, Ahmet Necdet Sezer'di bugüne dek.. Sezer, Erdoğan'ın zırhı olmuştur. Bu zırh kalktığı zaman neler olacak?.. Onu Çankaya'nın yeni sahibi belirleyecektir. AKP'nin yeni cumhurbaşkanını seçecek milletvekilleri Sezer'in partilerine ve iktidarlarına verdiği hizmeti iyi değerlendirmek zorundadırlar.. Çankaya'da Sezer güvencesi olmasaydı, bugün nerde olurduk, sorusunu herkes kendisine sormalı.. En çok da AKP'li milletvekilleri..
|