|
|
İnanmak-çalışmak
Futbol Federasyonu İkinci Başkanı Affan Keçeci, Norveç maçından önce Yunanistan galibiyeti ve İtalya beraberliğine dikkati çekerek, "Son Avrupa ve Dünya Şampiyonu önündeki futbolumuz belli. 2008'de final oynayacağız ve buna inandık" dedi. Keçeci'nin bu sözleri söylemesi ve bunu inanarak dile getirmesi güzel bir şey. Zaten başkan Haluk Ulusoy da her iyi sonuç sonrasında başarıyı 'dualara' ve 'Allah'ın iznine' fatura ediyor. Peki ya yenildiğimiz, finalleri kaçırdığımız maçlarda bu dualar olmuyor mu, ya da kalpler temiz değil mi? Hamaset bazen iyidir ama hep ağızlardaysa işin sonu biraz zor gelir. Türkiye 2008'de final oynar. Bunun için öncelikle çalışması ve gelişmesi gerekiyor. Federasyonu yönetenlerin de öncelikli parolası bu olmalı. Çocuklarımızı öncelikle çalışmaya inandırmalı, onların gücünü ve becerilerini üst düzeyde pekiştirmelerini sağlamalıyız. Yoksa sevgili Ercan Taner'in dediği gibi karşımızı inandığı gibi bir de çok çalışan, güçlü bir takım çıkarsa ne yapacağız? Ulusoy'un 100 bin YTL'lik primlerle motive ettiği; formaları kadar, kazanacakları için de yönlendirdiği Milli Takım kadrosu tarafından "Baba" olarak görülmesi kadar doğal bir şey yok. Her galibiyet sonrasında çek imzalayarak aralarındaki bağı da güçlendiriyor. Bir gün alınlarına koyduğu öpücük dışında bir şey vermezse, oğlu sevgili Saffet dışında kimse için "Baba" olmayacağını da anlayacak. Dünya Kupası sonrasında cip krizini kimlerin çıkardığını bir daha hatırlamalı. 2008 Avrupa Şampiyonasına gitmeyi büyük ölçüde garantilediğimiz bu dönemde, herkes önüne bakıp, öz eleştiri yapmalı. Radikal değişiklikler, iyi zamanda yapılır, kötüyken değil. Başkan Ulusoy ve ekibi Türk futbolunun 16 gencin performansıyla değil, 300 kulübün gelişmesiyle kurtulacağını anladığında, bunun için çalıştığında ve projeler geliştirdiğinde esas devrimi yapacağız. Bunun için inanç taşısınlar. Fatih Hoca da, 2008 kadrosunu oluşturduğunda biz inanacağız, onlar da çalışacak...
|