Başbakan Erdoğan'a Kerkük mektubu!
Kerkük bize büyük hayaller kurduruyor! Kerkük adını duyunca petrolü düşünüyoruz, eski imparatorluk günlerini anıyoruz, siyasi güç istiyoruz! Oysa son dört yıldır Kerkük'te insanlar yok oluyor, çocuklar ölüyor, umutlar tükeniyor. Açıkçası büyük hayaller kurmaktan olsa gerek insanların yaşadığı dramı gözden kaçırıyoruz. İşin gerçeğini söyleyelim de kızan kızsın! Türkiye, ne insani yardımla, ne ekonomik, ne de siyasi nüfus anlamında inanın Kerkük'te yok! Abartmıyoruz. son 50 yılda Kerkük'e gidenlerin sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Siyasetçiler zaten Kerkük'ün yolunu bilmiyor. Üstüne üstlük Kerkük'te doğrudan iş yapan bir tek Türk şirketi "Key İnternational" var. Key İnternational Genel Müdürü Mete Yarar mektup yazmış. Özellikle Arap Zirvesi'nde Başbakan Erdoğan ile görüşen Irak Cumhurbaşkanı Talabani'nin "Heyet gönderin, tapuları incelesinler" sözüne çok içerlemiş. "Bırakın tapuyu, acaba o tapuların sahibi hayatta mı? Herkes buna baksın. Irak'ta 2003'te 300 bin kişi öldü. Bugün bunun üç katı insan tedavi edilemediği için ölüyor!" diyor. Yarar, Kerküklü mühendis Ahmet Saderapen Koçak'ın öyküsünü anlatmış... Aktarıyoruz: "Kerkük'te Türkmenler, Kürtler, Araplar ve Asuriler birlikte yaşarlar. Kent sürekli göç alıyor, 1 milyon olan nüfus 1.8 milyona dayandı. Önemli, önemli diyoruz ama bir tek Türk şirketi buraya gelmedi, gelmiyor. Arap ve Kürt şirketleri iş yapıyor. Bir süre önce yaşadığım bir olay beni çok etkiledi. Kerkük'ün göbeğinde üç mühendis gün ortasında kurşunlandı. 2'si olay yerinde öldü. 10 kurşun yiyen Ahmet Saderapen Koçak ise hastaneye kaldırıldı. Hastane var ama ilaç yok, alet yok, yokoğlu yok! Koçak'ın durumu çok ağır, sonunda Irak Türkmen Cephesi devreye girerek Koçak'ı Türkiye'ye gönderdi. Türkiye ile Irak arasında yapılan protokole göre, Irak'ta tedavi edilemeyenler GATA'da tedavi ediliyor. Koçak da bu yüzden İstanbul'a getirildi. Belki inanmayacaksınız ama Ankara GATA bile bir ilke imza attı, acil olduğu için yaralıyı GATA dışında bir hastaneye, Florence Nightingale Hastanesi'ne gönderdi. Onca mücadeleye rağmen Koçak kurtarılamadı. Tedavi eden doktor, 'Eğer bir gün önce gelmiş olsaydı, yaşardı!' dedi. Sadece bir gün bile insan hayatında çok şeyi değiştirebiliyor. Kerkük'te insanların sürdürülebilir yaşam hakkı yok. Kerkük, Erbil, Bağdat, farketmez. Ölüm kol geziyor. Temel olan yaşam hakkı değil mi? Kerkük diye bunca kıyameti koparan bizler ne yapıyoruz? Hayat sadece paradan ibaret değil ki?" Biz de bu mektubu "Irak sorunu bizim için AB'den bile öncelikli" diyen Başbakan Erdoğan'ın dikkatine sunuyoruz! Hayallerimizin şehri Kerkük, elbette "tapudan ibaret değil!" Ama biz ne yapıyoruz? Bizim Kerkük politikamız ne? Bu ülkenin sivil toplum kuruluşları, sosyal programlar hazırlayan holdingleri acaba nerede? Dikkatinize duyurulur...
|