|
|
Peki ya jürilere kaç puan vermeli?
Son zamanlarda yarışmacıların değil de sanki jürinin kendi arasında yarıştığına şahit oluyorum. Eh, bu durumda jürilerin performansına da not verilmesi gerekmiyor mu? İşte Yakından Kumanda farkıyla jürilerin karnesi:
EBRU GÜNDEŞ: (5) Bülent Ersoy ve Orhan Gencebay'a saygısızlık edeceğim diye ödü kopuyor. Sezon başında Bülent ablasına bir-iki çıkışayım dedi. Anında balans ayarı yapılınca uslu, örnek, terbiyeli kız oluverdi. Hatta makyözünü bile ablasının emrine verdi.
ORHAN GENCEBAY: (6) Suya sabuna dokunmadan, kalp kırmadan, tepki toplamadan, polemiğe girmeden görevini icra etmeye çalışıyor. Akademisyen tarzıyla zaman zaman uzun ve sıkıcı musiki tarihi söylevleri veriyor. Yine de babacan tavrıyla sempati toplamayı başarıyor.
BÜLENT ERSOY: (7) Programcıların arayıp da bulamadığı "verimli" jüri üyesi tipi. En solgun haftada ortaya öyle bir laf atıyor, öyle bir polemik yaratıyor ki, ertesi gün tüm gazeteler, televizyonlar ve internet siteleri ondan söz ediyor. Osmanlıca-Türkçe sözlüklerin satışını arttırması da kitapçıların yüzünü güldürüyor.
ARMAĞAN ÇAĞLAYAN: (8) Ekranların en kıdemli jüri üyesi. Her programda tecrübesini konuşturuyor. Tıpkı Rıdvan Dilmen'in gol pozisyonlarını koklaması gibi, yarışmada ne olacağını 30 saniye öncesinden biliyor. Alaturka onu pek olgunlaştırdı. Eski çılgınlıkları özlenir oldu.
ORAY EĞİN'İN ŞANSSIZLIĞI OLCAYTO AHMET TUĞSUZ: (7) Buzda Dans'ta deplasmandaydı. Şarkı Söylemek Lazım'da ise "sahasında" oynuyor. Yani daha iyi bildiği bir konuda yorum yapma şansını yakaladı. Yorumları net ve tutarlı. Ancak "yıldız olma" hırsı onu hataya sürükleyebilir. Kendini övmekten vazgeçse tam süper olacak!
EYŞAN ÖZHİM: (5) Uzmanlık alanını ve edindiği kariyeri (her ne ise) yorumlarına yansıtmakta güçlük çekiyor. Yağmur Atacan'a "Afacan" kelimesiyle dokundurdu ama pişman olup, geri adım attı. Jüri renk skalasının en gri tonlarında dolaşıyor.
ORAY EĞİN: (6) İşte ekran yarışmalarının yarattığı bir yıldız daha. Yapımcı Fatih Aksoy, ona "gülün dikeni" rolünü biçmiş. O da yarışmaya hızlı bir giriş yaptı. Ama şanssızlığı, karşısında süklüm püklüm duran genç yarışmacılar yerine, her eleştirisine tokat gibi yanıt veren "profesyonellerin" olmasıydı.
10 PUANI İKİ KİŞİ ALABİLDİ EROL BÜYÜKBURÇ: (10) İşte kantarın topuzu... Jüri üyelerinden biri, haksız bir puan verdi mi Erol Ağabey hemen devreye girip, puanıyla olayı dengeliyor. Deneyiminden süzdüğü yorumları dört dörtlük. Üstelik bunları ince ve zarif esprilerle süslemesini de biliyor. Hayranıyım.
İNCİ ÇAYIRLI: (10) İnsan izlerken, "Ah be sevgili hocam, ne işin var bu cehennemin orta yerinde?" diyesi geliyor. Zarafet, terbiye, ölçü, bilgi, birikim her şey onda. En ağır eleştirisini bile hoşgörü ve terbiye süzgecinden geçirip, öyle servis ediyor. Ondan yüksek puan alanlar, yarışmayı kazanmışçasına seviniyorlar. Çok da haklılar.
FUAT GÜNER: (7) En sağlam kulaklardan biri. Üstelik üç sesli söylenen MFÖ şarkılarından çoğunun yaratıcısı olarak, düet yapılan bir yarışmada mutlaka bulunması gereken bir karar mercii. Tek kusuru, televizyon gibi şovun ön planda tutulduğu bir mecrada, yorumlarını tekdüze ifade ediyor olması.
ŞENAY DÜDEK: (8) Ekranların en dobra jürisi. Bazen objektif ve dobra görünebilmek adına karşısındakileri kıracak sözleri de ağzından kaçırıyor. Kulağı pek çok müzisyenden iyi. Dominant karakteri, ileriki haftalarda başını ağrıtacak polemikleri başlatabilir.
EMRAH: (5) Boynu bükük hali ve makus talihi, jüri masasında da değişmedi. Şenay Düdek ve Deniz Seki'nin arasında tost olmuş gibi. "Gelene ağam, gidene paşam" yorumları son hafta Şenay Düdek'i bile çileden çıkarttı. Bu "dekor" görünümünden bir an önce kurtulmalı.
DENİZ SEKİ: (6) Ekranların en "duygusal" jürisi. Bu romantizmi, yorumlarının tutarlılığını da etkiliyor. Bugüne kadar iki yarışmayı terk ettiğine tanık olmuştuk. Bakalım duygusal gel-gitleri, yarışmanın sonunu görmesine izin verecek mi? Son hafta "ticari ağız" tartışmasında haklı olmasına rağmen, kabuğuna çekilmesini yadırgadım. Eskiden kendini daha iyi ifade ediyordu.
|