SABAH - Alain Delon değilim ama kadınları bana 'adamlık' ve 'sahiplenme' getiriyor
kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Alain Delon değilim ama kadınları bana 'adamlık' ve 'sahiplenme' getiriyor
Alain Delon değilim ama kadınları bana 'adamlık' ve 'sahiplenme' getiriyor
'Seni seviyorum desem, kadının kalbi durur'
'Allah Allah, ben bunları nasıl öğrendim'
'Boyuyorum saçımı abi!'
'Dokunulmazlığın kaldırılması için mücadele edeceğim'
'Şarkı söylediğimde hem adamı ağlatırım hem adamın anasını!'
Bu akşam İbo Show başlıyor
'İmparator denmeyince sinir oluyorum!'

Çekiciyim çünkü natürelim

Bu akşam yeni şovuyla atv ekranlarına dönen İbrahim Tatlıses'le çete davasını, kadınların aşk mesajları hakkında düşündüklerini ve tecavüz iddialarını konuştuk. İmparator, saçlarını neden boyattığını sorduğumuzda bu durumdan hiç utanmadığını, camiadan elini eteğini çektikten sonra bu işten vazgeçeceğini söylüyor ve devam ediyor: Çekiciyim çünkü Natürelim
"Karizmanın nesi varsa ordayım ben. Üzerime bir şey eklemiyorum; olduğum gibiyim. Bana bu güveni kadınlar değil, aynalar veriyor."



Alain Delon değilim ama kadınları bana 'adamlık' ve 'sahiplenme' getiriyor

Son günlerde adı çete davaları, ona gelen aşk mesajları ve tecavüz iddiaları ile anılıyor İbrahim Tatlıses'in. Yeni albümünü çıkardı, bu kez 'Veliaht benim' tartışmaları başladı. Tüm iddiaları sorduk; kimseye cevap vermeden, adını geçirmeden kendini anlattı. Özetle; "Bunlar hep imparator olmanın sonucudur," dedi.

Seyrantepe'deki 'İbrahim Tatlıses Group' binasında buluşuyoruz. Önce şirket binasının altındaki 'Tatlıses Lahmacun'da kebap sefası tabii ki... O da ne! İbrahim Tatlıses diyet yapıyor; sadece kocaman, kayık bir tabakta salata, acı biberler ve yoğurt... "Beş kilo almışım da," diyor. İzliyorum onu salatasını yerken; gücünü konuşturmayı seviyor. Kendini ciddi, mesafeli ve sert 'satıyor.' Sonra şirketinin üst katındaki odasına çıkıyoruz; çocukları İdo, Melek ve Ahmet'in fotoğrafları var duvarda... Ayakkabılarını çıkarıyor, bağdaşını kuruyor. Konuşmaya başlayınca ise 'kendi'
çıkıyor ortaya, asıl kişiliği. Neşeli, heyecanlı ve samimi. Gözlerinizin içine bakarak konuşuyor, "Anlattık ya kardeşim işte," diyerek sorulardan sıyrılmayı bile deniyor! Üstelik çok dağınık! Hayır oda değil; Allah için her şey yerli yerinde. Kafası, ruhu darmadağın onun. Arada telefonlar susmuyor, avukatı gelip gidip sözleşmeler okuyor, 35 yıllık dostum dediği edebiyat hocasını çağırıp oturtuyor, arada onunla muhabbet ediyor. Ve bu röportaj bir türlü bitmiyor. Tam 3.5 saat! "Her şeyi sor, biz gülen insanı severiz," diyor ama 'hassas' soruları sevmiyor! İşine gelmiyor, "O kendi düşünceniz, bilemem," diye kestirip atıyor. Buyrun okuyun ama bu röportajın çok zor şartlarda yapıldığını unutmayın...

- Türkiye'nin en büyük sesi neden işinin dışında olaylarla, skandallarla, tecavüzlerle, çetelerle ya da tehditlerle anılıyor? Şimdi de Sibel Gökçe'nin "Bana 10 yıl önce tecavüz etmişti" iddiaları çıktı. Neden oluyor bunlar?
- Aleyhimde ya da lehimde her şey yazılıyor çiziliyor. Bunların hepsine kafayı takarsam yapamam! Dünden beri bizi bir milyon tane gazeteci arıyor (perşembe günü). Arayabilir; beni ilgilendirmiyor! Birileri konuşmuş; konuşabilir. Ben mecbur değilim cevap vermeye, telefonla bağlanmaya. Bağlanırsam o seviyeye inerim.

- İyi de neden hep sizin adınızın etrafında dönüyor bunlar?
- Büyük olmanın, imparator olmanın sonucu bunlar. İnsanlar kendi kendini methetmemeli ama bir gerçek var; belirli bir yerdeyim ben, çekiştirmeye çalışıyor herkes. Herkes İbrahim Tatlıses olmak istiyor. Olmaz! Ben nasıl cumhurbaşkanı olacağım abi? Olamam çünkü kültürüm yetmiyor. Sen neysen o olacaksın, onun dışında bir şey olmaya çalışmayacaksın.

- Daha önce de Almanya'da bir tecavüz vakası patlamıştı. Böyle haberler artınca insanların kafası karışıyor. "Ateş olmayan yerden duman çıkar mı?" deniliyor...
- O acabalar kalmak zorunda! İnanın ben o seviyeye inemem. Bir delikanlı olarak, bir erkek olarak yapamam böyle bir şey. Zaten adalet geliyor yerini buluyor. 'Almanya' diyorsun... Bir ay sonra gelip kaset çıkarıyor kadın burada. Böyle bir şeyin olmadığı, bunun safsata olduğu ortaya çıkıyor, sonra kadın gelip "İbrahim Bey"le görüşmek istiyorum," diyor. Nasıl görüşeyim ben? Ne diye görüşeyim? "Terbiyesiz kadın, ahlaksız kadın," diyemeyecek güçte olduğum için ne indiririm ne kaldırırım böyle insanları. Altıyedi sene önce cevap veriyordum ama artık yok!

- Peki Aysu Baceoğlu meselesi nedir; sizinle birlikteymiş, mesajlar çekiyormuş?
- Şimdi 'Acaba?' diye bir soru var ya; "Acaba İbrahim Tatlıses'in elinden kaçar mı?" diye...

- Doğru!
- Herkes öyle düşünüyor, "Kenarda kıyıda birlikte olmuştur mutlaka," diye. Bu da yalan!

- Mesajların geldiği doğru mu?
- Kadın yolluyor, "Yollamıyor," demiyorum ki, göstereyim sana istersen. Bir insan bizi sevemez mi, âşık olamaz mı, sayamaz mı? Çirkin bir tarafım yok benim de, hafif de olsa bir karizmamız var! Sevebilir yani... Kalkıp da "Sen niye bizi mesajla taciz ediyorsun" diyemem. Ama "Bir şey var mı?" diye soruyorsan, kesinlikle yok!

- Platonik takılıyor yani, öyle mi?
- Bir milyon tane insan seviyor bizi. Durum budur!

- "Şu hayatta hiçbir şeyden çekmedim kadınlardan çektiğim kadar," diyor musunuz?
- Kadınlar erkeklerin hem yüz akıdır hem de utanacağı şeydir. Seni onore ettiği, namusuna sahip çıktığı zaman yüz akıdır. Seni ezer geçerse, namusuna sahip çıkmazsa karalar. Onun için kadınlar erkeksiz, erkekler de kadınsız bir dünya düşünmemeli.

- Tamam da mevzu bu değil!
- Nedir?

- İşinizin dışında gündeme taşıdılar, başınızı ağrıttılar, ağlattılar yeri geldiğinde sizi. Yani kadınlardan çok çektiniz mi diye soruyorum!
- "Kadınlardan çektim" diye bir cümle söyleyemem ben. Bu cümleyi söylersem yine cımbız gibi çekerler. O yüzden şöyle diyeyim; kadınları seviyorum ben. (gülüyor)

- Şöyle sorayım o zaman; elinizi vicdanınıza koyup söyleyin ama siz mi kadınlardan çok çekmişsinizdir kadınlar mı sizden?
- Onu kadınlara sorman lazım. Şimdi bakın; iyi anlar olduğu zaman her şey iyi de, kötü anlar olduğu zaman niye kötü? İyi anlarım oluyor, kötü anlar olduğunda da "Ben kadınlardan çok çektim," diyemem!
- Çok centilmence bir cevap!

ŞİRİN SEVER

DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ
 'Fazıl'la gelir düzeyimiz eşit'
 'Giyimim sadece beni ilgilendirir'
 'Borsa'dan uzak durun YTL'den şaşmayın'
 'Yalan dünya'ya Rüya Keskin müdahalesi
 'Riski severim'
 'Bebek kolik, biz panik olunca albüm yaptık'
 'Kompleksli oldukları için davetime gelmediler'
 'Ben babamın kızıyım'
 'En kötüsü yanağı okşanan gazeteci olmak!'
 'Suna'nın kafa yapısı solcudur'
 'Kullanım süresi dolmuştur'
 'Sanat tek taş yüzük gibidir'
 Hüzünlü bir Türkiye hatırası
 Türk mayosu Guess kızıyla Havana'da
 'Gazete sahibi olsaydım yarışmaya katılmazdım!'
 'Burberry kadınından nefret ederim'
 'Hıristiyan ya da Musevi bir kızla evlenebilirdim'
 'O çantayı Eda'ya aldırtmam'
 'Aleyhimize yazmak zevkli hale gelmiş olabilir'
    Pazar Sabah Yazarlar
    Güncel
    Hobi
  » Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
300 Spartalı İran'a mı saldırdı?
300 Spartalı İran'a mı saldırdı?
Günah Şehri/Sin City'nin yaratıcısı Frank Miller'ın...
Düğün dernek oldu
Düğün dernek oldu
Yıllardır yalnız İstanbul sosyetesinin değil, dünyanın pek çok...
Hangi rakı şişesinde balık olsam?
Piyasadaki rakı çeşidi arttıkça rakı severlerin seçimleri de...
Artık önümüzdeki maçlara bakacağız
Türkiye Birinci Ligi'nin ilk yarısının başarılı takımı Vestel Manisaspor küme...
Ahmet-Ertegün-bizineden-parlatmadıgiller
Fazıl Say'ın hayattaki tek umudu artık hayatta olmayan Ahmet Ertegün ise...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.