| |
Yeni sınıflandırmalar ışığında kent-soylular...
Marksist öğretinin sınıfları belirleyen "Burjuvazi" ve "Proletarya" benzeri kavramları buharlaşmadı ise de, bu sınıfların tarihi diyalektiğin oluşumundaki yerlerinin değiştiği kesin. Ayrıca her sınıf da kendi içinde yeni sınıflandırmalara sahne oluyor. Gerçi "Bürokrasi" bir sınıf değil bir toplum katı ama, bürokrasi de yeni sınıflandırmaların konusu. Örneğin teknik bilgileri mesleklerinde ağır basan "Teknokratlar" var, örneğin siyasi yelpazedeki hareketlere göre atamaları yapılan "Politokratlar" var artık. Bunun gibi "Cinsiyet" le "Cinsellik "in birbirine geçtiği yeni burjuva sınıflandırmaları da sözlüklere girmeye başladı. "Burjuvazi" ye Türkçe'de "Kent-soylular" denilirdi eski sınıflandırmada. Şimdi bunların bir bölümüne "Metro-seksüel " denilmiyor mu? Geçen yıllardan birinde benimle söyleşi yapan genç bir meslektaşım "Siz bir metro-seksüel misiniz" diye sorduğunda, işi şakaya boğmuş "Hayır ben metro-seksüel sayılmam. Çünkü metro ile yolculuk pek yapmam" cevabını vermiştim. Bu cevabım üzerine genç meslektaşım "Metro-seksüel metroya binen değil kendi bakımına ve dış görünüşüne aşırı özen gösteren erkek anlamına gelir" diye beni aydınlatmaya çalışmıştı.
TEKNO-SEKSÜELLER Yabancı basını izlerken bu tür kavramların üreyerek daha da yaygınlaştığını görünce, işin zorlaşacağını anladım. Örneğin artık bir de " Tekno-seksüeller" var sözlüklerde. Bunlar teknolojideki her gelişmenin tüketime yansımasını izleyen ve bu yüzden evleri birer teknoloji hurdalığına dönen kişiler. "Tekno-seksüeller" bilgisayarlarda, cep telefonlarında, televizyon alıcılarında piyasaya sürülen her yeni ürünü alan, bu yüzden dün sahip olduklarının bugün antikalaşmasına tanık olan obur teknoloji tüketicileri. Bunun gibi "İnfo-seksüeller" veya "Siber-seksüeller" de var artık. Siber-seksüeller, "Siberya" yı kendi vatanları gibi gören, internette sörf yapmaktan, çevreleri ile ilişki kurmaya vakit bulamayan bilgi avcıları. Bunların bazıları gerçek yaşamdan öylesine kopuyorlar ve öylesine internet bağımlısı oluyorlar ki, sonunda ruhsal hastalıkların uzmanları karşısında buluyorlar kendilerini. "Bio-seksüeller" doğal besinler dışındaki hiçbir besini ağızlarına koymayan, çayın kırmızısını değil yeşilini içen, yaşamlarının önemli bölümü sağlık enstitüleri ile beden geliştirme merkezlerinde geçen kişiler.
HİPER-SEKSÜELLER Kent-soyluların bir bölümünü de "Maganda" lar oluşturuyor ki bunlara da "Hiper-seksüel" demek doğru olabilir. Çünkü bunlardaki egolar, kendilerinden başka hiç kimsenin haklı olamayacağı, hiçbir kanun ve kuralın bunları etkileyemeyeceği çizgisi üzerinde şekillenmiş durumda. Kendileri bir kadına aşık olduğunda, o kadının da kendilerine aşık olması gerekiyor. Onlara bütün yollar tek yönlü ve hayat da, ilişkiler de, yaşam da, onların gittikleri istikamette akmak durumunda. "Diji-seksüeller" i ise, ellerindeki dijital kameralardan ve kameralı cep telefonlarında tanıyoruz. Eskiden Japon turistlerin gördükleri her şeyin fotoğrafını çektikleri düşünülürdü. Dijital görüntü teknolojisi ile bütün dünya Japon turisti oldu. Bunların rütbeleri de, "YouTube" a gönderdikleri video görüntülerinin sayısına bakılarak belirleniyor. Tabii bir de bu sınıflandırmaların siyaset dünyasına yansımaları var.
FOBİ-SEKSÜELLER Örneğin "Fobi-seksüeller" bulundukları ülkenin sürekli iç ve dış düşmanların tehdidi altında bulunduğu fobisine dayalı olarak, siyasi tutumlarını belirliyorlar. Onlar kendi toplumları içindeki tehdit teşkil ettiklerine inandıkları kişi ve kesimleri ayıkladıktan sonra, tek başına kalmanın sancılarını yaşamak durumunda kalıyorlar. Dış dünyadaki ülkelerin tümünün kendi ülkelerine tehdit teşkil ettiğini düşündükleri için de, haritaya her bakışlarında ürperiyorlar. "Krono-seksüeller", zamanı yaşadıkları çağa göre değil, beyinlerini dondurdukları zaman dilimine göre algılıyorlar. Bunlar kafalarında ütopyalaştırdıkları geçmiş çağları, siyasi eğilimlerine göre seçip, bugünle karşılaştırıyorlar ve sürekli "Nerede o eski güzel günler" diye tekrarlıyorlar. Kendileri dışındaki herkesin ahlaksız ya da hain, kendi düşünceleri dışındaki her düşüncenin gayrı meşru olduğuna inanan ama aynı zamanda demokrat olduklarını söyleyen "Bi-seksüeller" de var siyaset dünyasında. Halkçı sloganları sürekli tekrarlayıp, "Bu millet adam olmaz" veya "Bu halka güvenilmez" ya da "Bu halk cahildir, kime oy vereceğini bilemez" diyenler de, yukarıdaki seksüeller sınıfına girmiyor mu?
|