|
|
Özgürlük mü sansür mü?
Düşünce ve yayımına yönelik yasalar, nedense hep gündemin başka konulara odaklandığı zamanlarda çıkarılmak istenir. O dönemdeki birkaç olay da meze yapılır; bir anda "tepki" yasasına dönüşür. İş bir noktaya gelip dumanı tütmeye başladığında da "bu da nereden çıktı" anlayışı ile herkesi ayağa kaldırır.
Temiz internet Gazetemiz SABAH'ın dün düzenlediği 'Temiz İnternet Konferansı' nda konuşulanlardan yola çıkarsak, Meclis'e sevk edilen internet yasa tasarısı da böyle bir sonuç doğuracak... Buna neden de yasa tasarısının "bilişim suçlarını" değil de "internet denetimini" sağlamayı amaç edinmesi... Bir de, teknolojik gelişmelerin hiç olmayacağı varsayımıyla hareket edilmesi... Örneğin, dün "Temiz İnternet" konferansına katılan bürokratlar, Çin'de internetin 30 bin görevli tarafından denetlendiğinden söz etti. Tasarı yasalaştığında, Telekomünikasyon Kurumu bünyesinde benzer bir birimin oluşturulacağını bildirdi. İnternet yayınlarının bu birim personeli tarafından izleneceğini, suç unsuru olabilecek bilgi verenleri "gri listeye" alacaklarını, hukukçuların da gereğini yerine getireceklerini söyledi. Bürokratların hemen ardından söz alan mynet yöneticisi Emre Kurttepeli'nin verdiği şu bilgiler ise yapılmak istenenin olanaksızlığını göstermeye yetti: "Sitemize her saniyede 3 bin 700 sayfa, her dört saniyede de bir fotoğraf ekleniyor..." Bu bilgilerden sonra şu sorunun yanıtını aramak lazım. "Bu kadar bilgiyi kaç kişi ne kadar zaman içinde denetleyebilir..." Veya, "Yarın televizyon gibi internet yayını havaya çıktığında, kim neyi nereden denetler?" Bunlar tabi ki, "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" anlamına gelmiyor. "Temiz internet" kullanımını sağlamak, herkesin önüne gelene küfür etmesini, kirli bilgi dağıtımını engellemek için yasal önlemlere tabii ki ihtiyaç duyuluyor. Ancak, bilginin etrafını çevirerek, toplu kullanım sağlayıcılarına da yasaklar getirerek çözüm bulunamayacağını görmek gerek...
Devletin kontrolü Daha ilerisi, Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi'nin 28 Mayıs 2003 tarihli "İnternet İletişim Özgürlüğü Deklarasyonu" ndaki şu cümleyi de iyi okumak lazım: "İnternet yayınlarına devlet önceden kontrolde bulunamaz..." Hatta, yayınların içeriğini dahi kontrol edemez. Tekrar edelim; bu "Yasal bir düzenleme yapılmasın" anlamına gelmiyor. Özellikle çocukların korunması için okul, kütüphane, internet kafe gibi yerlerde filtreleme, engel koyma sistemlerinin kurulması şart. Ama bunu yaparken Çin'i örnek almaya kalktığınızda, interneti denetlemek için alınacak personel sayısının, kullanıcılardan fazla olacağını da görmek lazım.
|