|
|
Yeşim Salkım'ın ruh hali
Önceki gün, şov dünyasını anlatırken topluca bir cinnet geçiriyoruz demiştim, ekranlardaki yüksek sesli kavgalara atıfta bulunarak... Aslında bu tespiti benim yapmış olmam çok da önemli değil! Önemli olan o cinnetin içindeki insanların zaman zaman kendi dışlarına çıkarak kendilerine bakmaları ve gerçeği görebilmeleri... Ancak o zaman bu gürültü sona erebilir, çünkü ancak o zaman sağlıklı insanlar olabiliriz. 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle 'Casablanca' oyununun oyuncuları Mehmet Ulay, Atılgan Gümüş, Kartal Kaan ve Yeşim Salkım, 'Herkes Yanlış Biliyor'da konuğumuzdu. Yeşim Salkım tiyatro ile hayatında yeni açılan pencereyi, o pencereden gördüklerini anlatırken dayanamayıp sordum; "Gösteri başına kaç lira kazanıyorsun" diye... 200 YTL kazandığını söyledi.
BAŞKA BİR DÜNYA Bir gecelik ekstralardan 20-30 bin dolarların kazanıldığı bir ortamda Yeşim'in tiyatro yapması bu nedenle anlamlı geldi bana. En azından başka insanların kaygılarını anlayabilir, kendi dışında neler yaşandığını görebilir diye... Neyse ki o da kendisiyle ve hayatla ilgili başka anlamlar bulmuş tiyatroda. "Hayatı baştan aldım. Kendimi başka türlü görmeye, hayata başka türlü bakmaya başladım. Keşke kariyerime bu noktadan başlasaydım, daha farklı olurdu her şey" dedi. Sonra arkadaşlarımızın hazırladığı VTR'leri izledik. Ekran ikiye bölündü. Sağ tarafta Yeşim'in çok değil, üç-beş hafta önceki görüntüleri vardı. Sağ tarafta ise o sabahki hali. Bu iki görüntü arasındaki farkı görmenizi dilerdim. İnsanın ruhundaki fırtınalar ya da ruhundaki dinginlik bu kadar mı yansır yüzüne? Sağ taraftaki kadın iticiydi. Sol tarafta yer alan görüntüdeki kadının yüzüne ise arkadaşı Atılgan Gümüş'ün ifadesiyle nur gelmişti.
YENİ BİR BAKIŞ AÇISI GEREKİYOR Yeşim Salkım'ın son bir yılda yaşadıklarını düşündüm. Evliliğini, başkalarıyla olan kavgalarını, boşanmasını... Hep bir şeyler anlatma derdindeydi ve kendini ifade etmeye çalışırken de agresifleşiyordu. Nitekim o görüntüleri izleyince "Ben bile bu halime inanamıyorum" dedi. Bütün bunlardan çıkardığım şöyle bir sonuç var: Birileriyle savaşmak, bu dünya içinde varolabilmenin, ayakta durabilmenin ön koşulu gibi görülüyor artık. Bu da herkesi geriyor, sevimsiz kılıyor. İşte tam da bu zaaf anlarında insanın bulunduğu ortamdan uzaklaşması, tazelenmesi ve yaşadıklarını bu yeni bakış açısıyla değerlendirmesi gerekiyor. Bence son zamanlarda herkesin yüzünün biraz aydınlanmaya ihtiyacı var. Çünkü her şey çok sevimsiz görünüyor.
|