Teşekkürler Myhre!
İki ay önce Antalya'daki TSYD seminerinde Fatih Terim'e "Önümüzdeki Yunanistan ve Norveç maçlarından birer puan mı tercih edersiniz, yoksa birinden üç puan mı? Sadece bir galibiyet olursa hangi rakipten?" diye sormuştum. Fatih Hoca'nın yanıtı şöyleydi: "Elbette her maça kazanmak için çıkarız. Ama toplamda iki beraberlik de bizi liderlikte tutar. İki rakipten birini yeneceksek Yunanistan'ı tercih ederim." Atina'daki galibiyetimiz bize ilk iki sıra için büyük avantaj getirmişti. Norveç'ten alınacak bir puan bile, üçüncüyle 6 puan fark anlamındaydı. Ama bir önemli nokta da grupta alınacak puanların finallerin kurasındaki konumumuzu etkileyecek olmasıydı. Sahaya çıkan 11'imizdeki en ilginç tercih defansın solunda Volkan Yaman'ın yerine Sabri'nin başlamasıydı. Bu kurgu, Atina'daki tarihi zaferin en iyilerinden Sabri'nin yerinin değişmesine, sürpriz iyilerinden Volkan'ın da kulübede kalmasına yol açtı. Yine de Norveç'in derslik şablon 4-4-2'sine karşı oyuna iyi başladık. Rakibin orta dörtlüsü topun oynandığı kanada yaklaştığı için bir kanattan diğerine kontra toplar atıyorduk. Beklerimiz ofansif olduğu için kağıt üzerinde iyi bir plandı. Ama paslarda hızı iyi ayarlayamadık. İlk yarının ortalarından itibaren top yapamamaya başladık. Norveç, yan toplarla gol sinyalleri veriyordu. Rakibin defansın arkasına uzun top atma düşüncesini savunmayı öne çıkararak bozuyorduk ama bu riskli uygulamaya cezayı Brenne kesti. 10 dakika geçmeden Hakan'ın rakip ceza alanındaki anlamsız pasıyla başladıkları kontrada farkı ikiye çıkarıverdiler. 2. yarıya Tümer/Volkan değişikliğiyle başladık. Volkan sol beke, Sabri ortanın sağına geçti. Gökdeniz de Tümer'in yerine Hakan'ın forvette partneri oldu. Mevkisine uygun futbolcularla üst üste net pozisyonlar geldi. 10 dakika içinde üç kez Gökdeniz, bir kez de Tuncay ile bulamadığımız golü Hamit'in frikiğinde Mhyre hediye etti. Ümitlerimiz tükenirken Mhyre'nin 2. hediyesi bizim için 2008 bileti gibiydi. Millilerimizin inadı, "Yenemiyorsan yenilme!" düsturunu skora yansıtmıştı.
|