 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: EB yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

Bıyıklı kadınlar
Türkiye'de siyaset erkek egemen bir alandır. Yerel teşkilatlardan başlayıp Parlamento'ya uzanan zincirde kadınlar, nüfus içindeki oranlarına göre çok az temsil şansı bulmakta. Aslında ülkemiz siyaseti dikenli teller, engellerle donatılmış bir komando eğitim sahası gibidir. Yüzde 10'luk baraj, istikrar uğruna adaletli temsil hakkından vazgeçmeyi gerektirmektedir. Bu baraj yüzünden milyonlarca oy hiç kullanılmamış gibi olmakta, partiler gerçek oy oranlarının çok üzerinde sandalye ile Meclis'te temsil şansı bulmaktadır. Aynı şekilde, partiler liderlerine "diktatör" yetkisi veren tüzüklerle yönetilmekte, "sürüden ayrılan kuzuyu hemen kurt kapmaktadır." Özetle, siyaset alanına girdiğiniz her anda eşitsizlik, adaletsizlik ve demokratik hakkın kısıtlanmasıyla karşılaşılmaktadır. Bu, verili gerçeğin değişmeyeceği anlamına gelmiyor. Türkiye'de kadınlar iş hayatından spora, sanattan yöneticiliğe kadar her alanda rüştünü ispat ettikçe bu güçlerini siyaset alanına yansıtmak istemektedir. Bundan daha doğal bir şey yoktur. Bu nedenle Ka-Der'in kadınların siyasette eşitsiz temsiline karşı çıkması, bu amaçla kampanya düzenlemesi önemli bir adımdır. Bu, kadının genel olarak siyasetteki yerine yönelik bir isyandır. Bunun elbette alt kademeleri de vardır. Mesela, başörtülü kadının siyaset yapma şansının büyük ölçüde kapalı olması böyle bir gerçekliktir. Ancak, kadının genelde adının olmadığı bir alanda başörtüsü sınırlaması insanlara, en azından bir kısmına doğal gelebilmektedir. Bu durum, Türkiye'nin bir darbe sonucu oluşturulmuş, orasından burasından parça parça düzeltilmeye çalışılmış bir anayasa ile yönetilmeye çalışılmasının doğal sonucudur. Gerek bu anayasa, gerek ona dayanılarak hazırlanan Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, siyaseti düzenleyen belgeler olmaktan çok, siyasetin sınırlarını belirleyen, kimlerin vize alıp kimlerin alamayacağını gösteren metin olma özelliği taşımaktadır. Her grubun kendi konumunu düzeltme çabası içinde olması saygı duyulacak bir çabadır. Ancak Türkiye'nin özgün koşullarında, mevcut düzenlemelerden rahatsız olanların el ele verip önce tüm genel sınırlamaları, yasakları, engelleri ortadan kaldırma konusunda işbirliği yapmaları bana daha gerçekçi görünmektedir. Bu durum sürdükçe siyasette daha fazla kadının varlığı, alanın çarpık yapısını düzeltmeye yetmeyecektir. Önce genel bir çevre temizliği yapıp, iç düzenlemelere sonra geçmek daha doğru bir yaklaşım olabilir. Demokratik bir siyasi atmosferi herkes için yaratmak temel hedef olmalıdır.
|
|
 |
|
|