|
 |
 |
 |
|
|

Savaş değil maç
Yunanistan-Türkiye maçının, Yunanlılar'ın 1821'de Osmanlılar'a karşı ayaklanmasının yıl dönümünün kutlandığı ve bir bakıma "Kurtuluş Bayramı" niteliği taşıyan 25 Mart arifesine denk düşmesi, Türkiye ve Yunanistan'daki futbol otoritelerini düşünceye sevk etmişti. Fikstürün değiştirilmesi için gösterilen gayretlerin boşa çıkmasından sonra Türk Milli Takımı, Atina'nın yolunu tuttu. Tüm endişelere ve kâbus senaryolarına karşın ay-yıldızlılar, Atina Havalimanı'nda pasaport kontrolünden bile geçmeden ve kendi ifadelerine göre 'son derece iyi bir biçimde" karşılandılar. Ancak kendilerini Atina'da nasıl bir hava bekliyor acaba? Yunan basını yaklaşık 10 günden bu yana bunun "Türk-Yunan savaşı değil bir spor karşılaşması olduğunu" yazıyor.
TAHRİKLER OLABİLİR Buna rağmen, Osmanlılar'a karşı ayaklanan dönemin generallerinden Karaiskakis'in adını taşıyan Pire Limanı'ndaki Olympiakos takımının stadyumu içinde, Türkler'in sinirini bozmak için Yunan ve Kıbrıs bayraklarının asılması, PKK yazılarının yazılması ya da İstiklal Marşı'nın ıslıklanması karşısında şaşırmamak gerekir. Çünkü bu gibi Türk-Yunan karşılaşmalarında yapılan taşkınlıklar neredeyse bir "kan davasına" dönüşmüş durumda. Örneğin Yunanlılar, Fenerbahçe'nin Panathinaikos ile İstanbul'da oynadığı maç sırasında tribünlerde açılan "Since 1453 İstanbul" yazılı dev panoyu unutmuş değil. Sansasyon peşinde koşan bazı gazeteler de yangına körükle gidiyor. Yunanlı milli Anatolakis'in, bir Türk gazetecisine verdiği öne sürülen mülakatında "Türkler'i, 25 Mart 1821 Bağımsızlık Savaşımız'da yaptığımız gibi ezeceğiz" türünde herhangi bir söylemde bulunmadığının ortaya çıkması, Türk-Yunan ilişkilerinde 'doğru bilgilendirme' mücadelesi veren Türk-Yunan Basın Konseyi'nin müdahalesinin gerekli olduğunu ortaya çıkardı.
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|