|
|
Maliye'nin başarısı maliye politikasının ön koşuludur
Marmara Üniversitesi Maliye Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından Prof. Dr. Halil Nadaroğlu anısına düzenlenen ve geleneksel hale gelen Bütçe Uygulamaları konulu panelde Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Turgay Berksoy ile Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ilginç değerlendirmelerde bulundu. Bakan Unakıtan'ın değerlendirmeleri gazetelerde yer almıştı. Ancak Prof. Dr. Turgay Berksoy' un Maliye Politikaları ve Bütçe konulu sunumundan benim de katıldığım bazı değerlendirmeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Ekonomik istikrarsızlığın temel nedeni, toplam talebin bir unsuru olan ve kamu gelirlerince karşılanamayan kamu talebi ve sonucunda ortaya çıkan kamu kesimi finansman açıklarıdır. Hatalı politikalar ve popülizm nedeniyle 1980'li yılların sonlarından itibaren bozulmaya başlayan ve 1990'lı yıllarda iyice hızlanan kamu kesimi finansman dengesi yani kamu açıkları, bu açıkların kapatılması için kullanılan vergi, borç ve para arzı gibi seçeneklerin ekonomik değişkenler üzerindeki saptırıcı etkileri nedeniyle iç ve dış dengelerimiz alt üst olmuştur. Kamu kesimi açıklarının kapatılması, yani kamuda harcama disiplini veya mali disiplin, yani maliye politikası, yani bütçe politikası, Maliye Bakanlığı'nı karşı karşıya bulunduğumuz problemlerin giderilmesinde temel ve belirleyici bir sorumlulukla karşı karşıya bırakmıştır. O kadar ki, Maliye Bakanlığı'nın, maliye yani bütçe politikasındaki başarısı para politikasının bile ön koşulu haline getiriyor. Maliye Bakanlığımız üzerindeki bu ağır sorumluluğun gereklerini yerine getirmiş midir ? Bütçe politikası başarılı mıdır; kamu harcama gelir dengesi başarılı bir şekilde sürdürülmekte midir? Yalnız 2006 yılı sonuçları itibariyle değil, hali hazırdaki Erdoğan Hükümeti'nin görev süresinin bu sene sonuna doğru bitiyor olması nedeniyle 2003-2006 yıllarını kapsayan bütçe dönemini değerlendirmek istiyorum. Bu tablo bütçenin milli gelir içindeki payında meydana gelen değişimle ilgili. Bu tablo Prof. Dr. Turgay Berksoy'un tebliğinden alınmıştır. 2002 yılında yüzde 40 olan bu pay düzenli şekilde azalarak 2006'da yüzde 31'li seviyelere iniyor. Bu gelişmeyi daha doğru bir şekilde gözleyebilmek için bütçenin milli gelir esnekliğine bakmak gerek. Yani milli gelir artışına bütçe de aynı hızda artarak mı cevap veriyor? Esneklik değerlerinden anlaşılacağı gibi, örneğin, 2004 ve 2005'te 100 birimlik milli gelir artışına bütçe ancak 30 birim artarak cevap veriyor. Bu sonuçlar kamunun ekonomi içindeki payının düşürülmesi anlamında ilk bakışta olumlu bir gelişme. Ancak bütçeler, devletin eğitim, sağlık, adalet gibi temel kamu hizmetlerini sunma aracıdır. Yani bütçenin küçültülmesinin kamu hizmetlerinin niteliğinde ve niceliğinde bir zaaf yaratmaması gerekir. Altyapı niteliğindeki kamu yatırımlarından vazgeçmemek gerekir. O nedenle, bütçenin milli gelir esnekliğinin azalmasına sevinmeden önce sözünü ettiğim bu temel kamu hizmetlerindeki gelişmelere bakmak ve hangi harcama kalemlerinde nasıl değişimler olduğunu gözlemlemek gerekir. Yani, kamu hizmetlerine ve yatırımlara ayrılan pay mı düşmüştür, yoksa borç faizi ve benzeri transfer kalemlerinde mi tasarruf sağlanmıştır? Tablo 2, bütçe giderlerindeki yıllar itibariyle oluşan değişime temel kamu hizmetlerinin, kamu yatırımlarının ve borç faizlerinin verdiği tepkiyi göstermektedir. O da şudur: Temel kamu hizmetlerinin ve kamu yatırımlarının harcama esneklikleri 1'in oldukça üzerinde, yani bütçede tasarruf kamu hizmetlerinden tasarruf anlamına gelmiyor. Özellikle, adalet, eğitim ve sağlık hizmetlerinde 2004 ve 2005 yıllarındaki gelişme oldukça çarpıcı. Bütçe disiplininin tavizsiz uygulandığı böylesine bir ekonomik istikrar programı için bu sonuçların önemli olduğunu ifade etmeliyim. Ama bu temel kamu hizmetlerinin yeterli nitelik ve nicelikte verildiği anlamına da gelmiyor. Mali disiplin tam olarak tesis edildiğinde inşallah toplum bu hizmetlerden daha fazla ve daha kaliteli şekilde yaralanma şansı bulabilecek.
YARIN: Bütçe açığı ve gelişimi
|