| |
|
|
Cennet ile cehennem...
Bu yazı 26 Ağustos 1995'te yayınlanmıştır. Adamın biri ölmüş.. Kendini birden harika bir güzellikler ülkesinde bulmuş. Bir uşak bekliyormuş onu ve uşak, bir dediğini iki etmiyormuş. Alaaddin'in cini gibi. "Dile benden ne dilersen.." Aslında kendini böyle harikulade bir yerde bulduğu için de şaşırmamış değil. Çünkü oldukça günahkâr bir hayat yaşamışmış dünyada.. Ama hiç ses etmeden durumu kabullenmiş.. Aradan uzun, çok uzun zaman geçmiş.. Dünyanın en güzel yemeklerini yemekten, en güzel şaraplarını içmekten, en harika müziğini dinlemekten, en güzel en ateşli dilberleriyle sevişmekten bıkmış.. Uşağını çağırmış.. "Biraz çalışmak istiyorum. Buralardan yapabileceğim bir şey yok mu?" Uşak kafasını sallamış: "Buradaki insanlar çalışmazlar. Sadece eğlenir ve dinlenirler.." "Vallahi" demiş adam, "Bak sana açık açık söyleyeyim. Eğlenmekten ve dinlenmekten bıktım. Çalışmak istiyorum. Terlemek, yorulmak istiyorum. Hatta biraz bir yerlerim ağrısa, ona bile razıyım." Uşak gene kafasını sallamış: "İmkânsız efendim.. Tamamiyle imkânsız.. Böyle şeyler sadece.. Öh.. Öh.. Öte tarafta vardır." "Razıyım" diye bağırmış adam.. "Razıyım.. Cehenneme bile gitmeye razıyım. Atın beni cehenneme ne olur.." "Ama efendim" demiş uşak, şaşkınlıklar içinde.. "Ama efendim, zaten cehennemdesiniz!.."
Bu minik öyküyü, bütün ama, bütün hayatını bitirmeden tükenmeden yazmakla geçiren Isaac Asimov'un "Asimov Gene Gülüyor" adı, fıkra ve anekdotlarını derlediği kitapta okudum.. Çok ama çok etkiledi beni.. Sanırım sizi de hayli düşündürecektir. Asimov, o asıl ününü bilim kurgu romanları ile yapmış, Rus asıllı Amerikan yazarı tam bir yazma delisiydi. 60'lı yılların sonlarında, Asimov büyük bir hızla yüzüncü kitabını baskıya yetiştirmeye çalışırken, o zamanki eşi, "Isaac" demiş, " Yüzüncü kitabını yazsan ne yazar.. Bütün ömrünü bu daktilonun üzerine çökmüş geçirdikten ve dünyanın sunduğu harikalardan haberin olmadıktan sonra.. Birgün, ölüm döşeğinde tüm bir ömrü nasıl ziyan ettiğinin farkına varacaksın." Asimov "Pek öyle değil" demiş.. "Eğer yüzüncü kitabım da basılır, ondan sonra ölürsem, ölüm döşeğimde üzerime iyice eğil ki, son sözlerimi duyabilesin.. 'Hay Allah kahretsin.. Sadece yüz kitap mı' diyeceğim.." Ünlü Televizyoncu Barbara Walters, üç gün süren bir söyleşi yapmış, Asimov'la.. Soruyor: "Kaç kitap yazdınız bugüne dek?" "Beş yüz kadar.." "Yazmaktan başka bir şey yapmak içinizden gelmedi mi?" "Hayır!.." "Mesela, ava gitmek, balığa çıkmak, dans etmek, dağlara tırmanmak?" "Hayır.. Hayır.. Hayır.. Hayır.." "Peki günün birinde doktorunuz altı aylık ömrünüzün kaldığını söylese, ne yapardınız?" "Daha hızlı yazmaya başlardım."
Cennetin yazmak, cennetin yazdıklarımı sizlerle bu köşede paylaşmak olduğunu çok ama çok yakından bilenlerdenim. Tatilin en büyük keyfi, yeniden bilgisayarımın başına döneceğim anı özetlemesi bana.. Asimov'u öyle iyi anlıyorum ki.. Tanrı beni, yazamamak cehennemine göndermesin!..
|