|
Otomotiv sanayicilerimizin de DİR ile ilgili söyledikleri var
Otomotiv Sanayii Derneği Genel Sekreteri Sayın Ercan Tezer, Dahilde İşleme Rejimi'nin (DİR) ülkemiz ekonomisi ve münhasıran da otomotiv sektöründe oluşturduğu olumsuz etkilere değinen yazılarım üzerine, açıklayıcı bilgiler göndermiş .
Ancak, aldığım yazıyı incelediğimde DTM'nin konuya ilişkin gönderdiği yazıda yer alan bilgilerden biraz farklı bir anlatımla fakat aynı paralelde olduğunu görüyorum. DİR uygulamasına değinilen genel bilgiler ve Batılı ülkelerin uygulayarak ekonomilerine sağladıkları yararlar anlatılarak biraz ülkemizdeki gerçekler göz ardı edilmekte ve sanki ülkemizde de aynı sistem uygulanıyormuş izlenimi uyandırılmaya gayret edilmektedir.
Batılı ülkelerde oran yüzde 10
Tezer Hoca açıklamasında "Uluslararası ticaret kurallarına uyumlu olarak belge sahibi firmaların ithalatın tümünün ihraç edilecek ürünlerde kullanılacağını taahhüt ettiklerini, bu ürünlerin iç piyasaya sevki veya iç piyasada satılacak bir üründe kullanılmasının ise bir kural ihlali olarak değerlendirildiğini" belirtiyor.
Sanırım ülkemizde DİR rejiminin ihracatımız içindeki payının sadece 2006'da % 53'ün üzerinde olduğu, sayın Tezer hocamızın dikkatinden kaçtı, hiç değinmemişler. Ben DTM'nin gönderdiği bilgilere dayanarak kendilerine hatırlatıyorum: Uluslararası ticaret kurallarına uygun olarak DİR rejimini uygulayan batılı ülkelerde bu oran % 10 seviyesine bile ulaşmamaktadır.
Ayrıca sistemin amacını, "ihracatta kullanılan ürünler için KDV varsa gümrük ödemesinin yaratacağı maliyetin ortadan kaldırılması ve rekabet gücünün sağlanması " olarak ifade etmekteler. Yerli üretim ve istihdamı desteklemek diğer DİR rejimi çerçevesinde ithalat yaptığımız Uzakdoğu ülkeleri veya Polonya, Macaristan, Romanya gibi ülkelerin ürettiği ürünlerin ithalatını desteklemekten acaba çok daha mı zor? Ya da bizim otomotiv yan sanayisi üreticilerimizin kabiliyet ve kapasitesi bu ülkelerin kapatılamayacak kadar gerisinde mi acaba Hocam!
"Sistemin uygulanmasında ihracat taahhüdünün yer aldığı belgenin kapatılması bir dizi denetime tabidir" denmekte, ancak denetimi kimlerin yapacağı ve hangi hukuki yetkinlik ve yeterlilikle kapatma işlemlerini tekemmül ettireceklerine yer verilmemekte. Denetimler sonucu ortaya çıkan olumsuzlukların nasıl telafi edildiğine dair ne bir bilgi yer almakta ne de diğer yazının boğulduğu istatistikler arasında bu husustaki istatistiklere yer verilmektedir.
Konuyu başka mecraya taşıyorlar
"İhracat taahhütlerinin bir yıl içinde yapılması gerektiği ancak (zikredilmeyen) zorunlu hallerde ise bu sürenin 22 aya kadar uzatıldığı belirtiliyor."
Ya sonrası, belli değil. Benim zavallı otomotiv yan sanayicisi üreticilerim, merak ediyorum acaba hangisi bu güne dek süresi 22 aya uzatılan faizsiz kolay finansman imkânı elde edebildi.
Hocam da, DTM gibi 1996-2005 yılı Döviz Kullanım Oranları ile ilgili birçok istatistik vererek konuyu asıl mecradan farklı bir alana taşıyor .
Neden aynı yıllardaki yerli otomotiv yan sanayisine ait ayni ve nakdi krediler konusunda kimse oranlar verip beni mahcup etmiyor. Tezer hocam da ısrarla 2006 yılı toplam otomotiv ihracatımızın 14.5 milyar $ olduğunu ifade ederken aynı yıl için yapılan ithalat rakamını vermemekte ısrar ediyor . Otomotiv sektörümüzün gelişmesi ve ihracatın artması, hepimizin sevinmesi gereken bir olgudur. Bu durum bizim için de gurur kaynağıdır. Ancak, bundan beş yıl önce otomotivde yerli katkı oranı % 40'lar seviyesinde iken bugün ne oldu da % 20 seviyesinin altına düştü . Bunda ithalatçıya büyük kolaylıklar sağlayan ve yerli üretici aleyhine getirilen 22 aylık DİR belge sürelerinin hiç mi etkisi yok? Bursa'daki yan sanayi üreticilerimiz neden kepenk kapatıyor? Bir de buna bir cevap verilebilse.
|
