| |
|
|
12 Eylül hortladı!
YouTube yasağı.
Allah kahretsin! Bu ülke değişmeyecek. Dün böyleydi, şimdi de böyle: Türkiye'de vesayet altında yaşamaktan kurtulamadık gitti. Siyasetimiz, kültürümüz, ahlakımız hep vasilerin denetiminde. "Kendi başlarına karar veremeyen, hareket edemeyen, aklı kıt, iradesi zayıf yaratıklar" olduğumuz için hep birilerince yönlendiriliyoruz. Çalışmak söz konusu olduğunda, en zorlusundan, en inceliklisine her türlü işin üstesinden geliyoruz. Askerlik söz konusu olduğunda süngü takıp kahramanca saldıran da biz, milyon tane ayrıntısı olan silahları kullananlar da biz... Velhasıl şu hayattaki karmaşık meseleler hakkında fikir yürütüyor, kararlar alıyor ve bunları uyguluyoruz... Bunların hepsi tamam ama neymiş: İnternetteki 'YouTube' sitesindeki dandik bir video bizi bozarmış. Milliyetçi, kışkırtıcı Yunan veletleri, siteye Atatürk'le dalga geçen video gönderiyor. Tabii bizimkiler de "Vay Atamıza hakaret ediliyor" diye ayağa kalkıyor. Mesaj yağmuru başlıyor. Resmi-gayri resmi girişimler yapılıyor. Ve sonuçta YouTube yetkilileri videoyu siteden kaldırıyor. Bir daha olmaması için de tedbir aldıklarını açıklıyorlar. İnternetteki bu kepaze içeriğe karşı güzel bir mücadele örneği veriliyor. Bütün bunlar olurken, bir de bakıyorsunuz bizim mahkeme Türk Telekom'dan siteye erişimi engellemesini istiyor. Telekom da bunu kabul edip uyguluyor. Olacak iş mi? YouTube devasa bir video denizi. Eğlence var, spor var, mizah var... Bir tane iğrenç video yüzünden, milyonlarca videoya erişim yasaklanır mı? İşte tam bir "Türk'ün Aklı" vakası... Tam bir "Yassah hemşerim" olayı. Size ne bizim ne izleyeceğimizden? Mahkemeye ne? Telekom'a ne? Siteye giremezsem, dünya alemin bildiği, gördüğü bir şeyi ben nasıl bileceğim? Nasıl mücadele edeceğim? Diyelim ki yarın öbür gün google'da (ya da yahoo'da) benzeri bir sorun çıktı... Onu da mı yasaklayacaksınız? İnternette arama yapamayacak mıyız? E-postalarımızı açamayacak mıyız? Ne bileyim, mesela New York Times'ta hoşa gitmeyen bir resim yayınlandı diye, gazetenin tümünü mü yasaklayacaksınız? Bir yazı, bir karikatür sebebiyle gazete kapatan 12 Eylül (1980) rejiminin gerilerde kaldığını sanıyorduk. Meğer bitmek ne kelime, kapsama alanı daha genişlemiş; dünya ölçeğinde çalışır olmuş. Önemli nokta şu: Atatürk'e yapılan hakarete karşı duyarlı davranarak anında harekete geçen Türk internet kullanıcılarının, aynı hassasiyeti internet özgürlüğünü kısıtlayan bu zihniyete karşı da göstermesi gerekir. Unutmayın: Vesayetçi zihniyet bu olaydaki gibi, ilk bakışta makul gibi görünen yasaklarla işe başlar, sonra işi azıtır. Bugün müdahale etmezseniz, yarın tepenize biner.
|