|
|
Acılar yarışıyor, yıldızlar sataşıyor
Star yarışmalarında dramatik bir öyküsü olan, sesine ve yeteneğine bakılmaksızın, diğerlerine üstünlük sağlardı. Yarışmacılar seçilirken de işte sırf bu nedenle "ağlatacak öyküsü olanlara" öncülük tanınırdı. İlk kez bir yarışma bu "gizli" televizyon gerçeğini "açık açık" işlemeye başladı. FOX TV'de cumartesi akşamı ilk bölümü yayınlanan "Bir Dilek Tut" her ne kadar "insani" kaygılar gözetiyormuş, "toplumsal sorumluluk" taşıyormuş gibi görünse de sonuçta "acıları" yarıştırıyor. Kimin acısı daha katmerliyse, kimin serüveni izleyiciyi daha çok ağlatacaksa onun dileği gerçekleşeceğe benziyor. Yine de "insanların dileklerini gerçekleştirmeye yardımcı olmanın" kimseye zararı olmadığına inanmak istiyorum. Her ne kadar bu "misyonun" temel hedefi reyting, reklam getirisi ve SMS geliri olsa da... İlk yarışmada beni en fazla etkileyen yarışmacı; tedavi edilemeyen tavuk karası hastalığıyla boğuşan ve bir müddet sonra tüm dünyası kararacak olan Derya Sarı'ydı. Tamamen karanlıklara gömüleceği günü, yapılacak tedaviyle 24 saatliğine bile ertelemek, genç kız için çok önemliydi. Yaşar ile birlikte yaptığı düete ise bayıldım. Sevgili Derya kardeşim, sana "üzülme" demek beyhude olacak, biliyorum... Ama emin ol ki, yüreğindeki ışık sadece senin dünyanı değil, hepimizin yolunu aydınlatmaya yetecek kadar parlak... Programın teknik detaylarına gelince: Jüri üyelerine "head set" olarak tabir edilen kulaklıklı mikrofonlar tahsis etmek çok mu zor? Konuşurken neredeyse yüzlerinin yarısını kapatan kocaman el mikrofonları ile jüri üyelerinin görüntüleri çağdışı bir manzara oluşturdu. Hilal Cebeci'nin kışkırtması sonucu Deniz Seki ile yaşadığı seviyesiz tartışma ise programın "misyonu" ile taban tabana zıt bir görüntü meydana getirdi. İşte o tatsız diyalog: DENİZ SEKİ: (Hilal Cebeci'nin performansından sonra) Ay konuşmazsam çatlarım. HİLAL CEBECİ: (Müstehzi bir gülümsemenin eşliğinde) Daha fazla çatlama istersen... SEKİ: Ne demek o? CEBECİ: Kötü niyetle söylemedim ki? SEKİ: (Hilal Cebeci'nin derin yırtmaçlı tuvaletini ima ederek) Daha fazla çatlayamazsın zaten... CEBECİ: Ama benim gibi olabilmen için biraz kilo vermen lâzım. SEKİ: Çok ayıp! Ben sana yarışma öncesinde eteğine, yırtmacına dikkat et demiştim. Maazallah bir rüzgar eser, zor durumda kalırsın diye... CEBECİ: Burası kapalı bir salon, rüzgar esmez ki... SEKİ: Sen bir yerlere vantilatör filan koyarsın. Bilirsin işini...
|