|
|
Maşallahla inşallahla ilk üçe giremeyiz
Türkiye, dünya motorlu taşıtlar üretim sıralamasında 16'ncı, hafif ticari araçlar üretiminde 2'nci, otobüs üretiminde ise 1'inci sırada yer alıyor. Geçen yıl 1 milyonluk üretim çıtasını atlayan otomotiv sektörü, bu yıl sonunda 1.2 milyon araçlık üretimi hedefliyor. Ancak sektörün hedefleri daha büyük. 2008-2009 yıllarında üretim hedefi ise 2 milyon adet. Türkiye'nin bir numaralı ihracatçı sektörü haline gelen otomotivin, bu hedeflere ulaşabilmesi için istekleri var. Özellikle Doğu Avrupa ülkelerinde uygulanan teşvikler, otomotivin önünü açacak.
Vizyon değişikliği şart Geçtiğimiz günlerde yapılan TAYSAD Taşıt Araçları Yan Sanayi Derneği'nin Genel Kurulu'na katılan Otomotiv Sanayi Derneği Başkanı Turgay Durak da, konuşmasında teşviklere değinmiş. Özellikle teşvik ve vergi indirimi konusunda destek istediklerini söyleyen Durak, bu yılki üretim hedefinin ise siyasi dalgalanmalar ve kura endeksli olduğunu belirtmiş. Durak'ın konuşmasında dikkati çeken en önemli konu ise büyük hedeflere rağmen Türk otomotiv sektörünün Avrupa'ya göre hâlâ küçük olması. Durak, bunu şu sözlerle anlatıyor: "2008-2009'daki hedefimiz ise 2 milyon araç. Ama yine de bu Avrupa'nın 3 ülkesi arasına girmemizi sağlamıyor." Yani, elimizdekilerle yetinmeyip daha büyük hedefler koymalıyız. Bunun için, vizyon değişikliği şart.
Sonsuz destek sözü Duyduğuma göre toplantıdaki en ilginç konuşmayı ise Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen yapmış. İhracat şampiyonu otomotiv sektörünü ve bu sektöre önemli katkısı olan TAYSAD'ı kutlamaya geldiğini söyleyen Tüzmen, "Maşallah" demiş. Hükümet olarak otomotive sonsuz destek vereceklerini belirten Tüzmen, iki kararname hazırladıklarını, bunlardan birinin eğitim teşviği, diğerinin ise otomotiv firmalarının danışmanlık aldıkları kurumların ücretlerini bakanlık tarafından karşılanması olduğunu ifade etmiş. Tüzmen'in, hükümetin otomotivin yanında olduğunu belirten konuşması umut verici. Ancak, Türkiye'nin artık sözle kaybedecek zamanı yok. Doğu Avrupa, İran, Hindistan gibi ülkeler, son dönemde otomotivdeki en büyük yatırımları kendilerine çekiyorlar. Bir an önce, verilen sözler tutulmalı ve Türkiye otomotivin cazibe merkezi haline getirilmeli. Yani maşallahla inşallahla olmuyor.
|